Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Muhammed Yıldız

Muhammed Yıldız
@istikbalislamindir
"Bir senelik rızkını bir oturuşta yemediğin gibi, bir senelik ibadeti de şimdiden düşünüp dert etme!"
Şair’ül İslam Yunus Kokan
Şair’ül İslam Yunus Kokan
Reklam
Muhammed Yıldız tekrar paylaştı.
Gönlüm ne dertlidir, ne de bahtiyar; Ne kendisine yâr, ne kimseye yâr, Bir rüya uğrunda ben diyâr diyâr, Gölgemin peşinden yürür giderim… ~ Necip Fazıl Kısakürek
Muhammed Yıldız tekrar paylaştı.
Çünkü o babamdı. O bendim. O çocukluğumdu. O her şeyimdi. Küçükken onun dibinde oynardım. Ona yaslanır, bulutlan seyrederdim. Gölgesine sığınırdım. O benim dadımdı. O senden sonra en sevdiğim şeydi. En sevdiğim şeyden en büyük fenalığı gördüm. Babam kendisini ona astı. O benim yine en bağlı olduğum şey kaldı. Şimdi onu kestiniz. Ta dibinden, toprak hizasından kestiniz. Böylece dünyamı kesmiş oldunuz. Artık anlıyorum ki, dünyam, ta dibinden ve toprak hizasından kayboldu.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Muhammed Yıldız tekrar paylaştı.
Kâfir – İnanır göründüğünüzü biliyorum, fakat samimiyetle inandığınıza inanmıyorum! Kendinizi kandırmaya çalışmaktasınız belki... Mümin – Bari benim inandığıma inanacak kadar olsun, bir inanma nasibiniz olsaydı... Meşhur bir kâfirin bir sözü vardır: «Biz Allaha ve Peygamberlere değil, ancak Allah ve Peygamberlere inanan insanların mevcut olduğuna inanırız.» Bu nasipsiz kadar da mi nasibiniz yok?
Muhammed Yıldız tekrar paylaştı.
Uçurumdan kendisini atan parçalanır; bunu herkes bilir ve kimse uçurumun bu kat'î ve riyazî şartını bir müsamahasızlık veya merhametsizlik diye karşılamaz. İşte “Başyücelik Devleti"nde ceza ölçüsü her şeyden evvel şu hikmete bağlıdır ki, orada ceza, nasıl olsa işlenilmeye mahkûm bir suçun mümkün mertebe hafif karşılanmasını gözetici yumuşak bir âkıbet değil, asla yapılmaması gereken hareketlerin sırf yapılamaz olmasını temin için konmuş kat’î mânialardır.
Sayfa 310Kitabı okudu
Reklam
230 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Miftah’ul Vatan Çanakkale
Miftah’ul Vatan ÇanakkaleŞair’ül İslam Yunus Kokan
8.7/10 · 1.078 okunma
O güzel çayırın koyu yeşil bir tarafında, çamaşır yıkayan askerlerim saf saf dizilmişler. Gayet güzel sesli biri ezan okuyordu. Ey Allah’ım! Bu ovada onun sesi ne kadar güzeldi… Bülbül bile sustu, ekinler bile hareketten kesildi, dere bile sesini çıkarmıyordu. Herkes, her şey, bütün mevcudat onu, o mukaddes sesi dinliyordu. Ezan bitti. O dereden ben de bir abdest aldım. Cemaatle namaz kıldık. O güzel çayırın üzerine diz çöktüm. Bütün dünyanın dağdağa ve debdebelerini unuttum. Ellerimi kaldırdım, ağzımı açtım ve dedim: “Ey Rabbim! Ey şu öten kuşun, şu gezen meleyen koyunun, şu secde eden yeşil ekin ve otların, şu heybetli dağların Hâlıkı! Sen bütün bunları Türklere verdin; yine Türklerin olsun! Ey Rabbim! Şu kahraman askerlerin bütün dilekleri; ism-i Celalini İngilizlere ve Fransızlara tanıtmaktır. Sen bu şerefli dileği ihsan eyle ve huzurunda titreyerek, böyle güzel ve sakin bir yerde Sana dua eden biz askerlerin süngülerini keskin, düşmanlarını -zaten kahrettin ya- bütün bütün mahveyle!” Valideciğim, çamaşır falan istemem, paralarım duruyor. Allah razı olsun. Oğlun Hasan Edhem 4 Nisan 1331 (17 Nisan 1915)
Kutlu YayıneviKitabı okudu
Başımı kaldırdım, gölgesinde istirahat ettiğim ağacın yapraklarına baktım. Hepsi benim sevincime iştirak ettiğini, yaptıkları rakslarla anlatmak istiyordu. Diğer bir dalına baktım; güzel bir bülbül, tatlı sedasıyla beni tebşir ediyor, hissiyatıma iştirak ettiğini ince gagalarını açarak göstermek istiyordu.
Kutlu YayıneviKitabı okudu
Gözlerimi biraz sağa çevirdim, güzel bir yamacın eteklerindeki muhteşem çam ağaçları kendilerine mahsus bir seda ile beni tebşir ediyorlardı. Nazarlarımı sola çevirdim, cığıl cığıl akan dere, bana validemden gelen mektuptan dolayı gülüyor, oynuyor, köpürüyordu…
Kutlu YayıneviKitabı okudu
Valideciğim, Nasihat-âmiz mektubunu, Divrin ovası gibi güzel, yeşillik bir ovacığın ortasından geçen derenin kenarındaki armut ağacının gölgesinde otururken aldım. Tabiatın yeşillikleri içinde mest olmuş ruhumu bir kat daha takviye etti. Okudum, okudukça büyük büyük dersler aldım. Tekrar okudum. Şöyle güzel ve mukaddes bir vazifenin içinde bulunduğumdan dolayı sevindim. Gözlerimi açtım, uzaklara doğru baktım. Yeşil yeşil ekinlerin rüzgâra mukavemet edemeyerek eğilmesi, bana, annemden gelen mektubu selamlıyor gibi geldi. Hepsi benden tarafa doğru eğilip kalkıyordu ve beni, annemden mektup geldi diye tebrik ediyordu.
Kutlu YayıneviKitabı okudu
Reklam
31 Mayıs 1915 Pazartesi Sebeb-i hayatım, feyz-i refikim Sevgili Babacığım, Valideciğim. Arıburnu’nda ilk girdiğim müthiş muharebede sağ yanımdan ve pantolonumdan kurşun geçti. Hamdolsun kurtuldum. Fakat bundan sonra gireceğim muharebelerden kurtulacağıma ümidim olmadığından bir hatıra olmak üzere, şu yazıları yazıyorum.
Kutlu YayıneviKitabı okudu
Üsteğmen Zahid’in Eşine Son Mektubu
Bugünlerde, her zamankinden daha önemli muharebelere gireceğiz. Bilirsin, her muharebeye giren ölmez. Fakat eğer ben ölürsem sakın gam yeme… Beni ve seni yaratan Allah, bizi nasıl dünyada birbirimize nasip etti ise, benden şehitlik rütbesini esirgemediği takdirde elbette ruhlarımızı da birbirine kavuşturur.
Kutlu YayıneviKitabı okudu
92 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.