"Evet her şey çürüyor her şey... İnsanlar çürümeyecekler mi? Eylül'de, bahara hasret çeken melul bir tazelik, sanki üzerine çöken kışın; kendini mahvetmek isteyen sonbahara rağmen devam etmek, yine bahar olmak mücadelesi vardır; fakat bunun için muhtaç olduğu şeylerden mahrumdur ve kendisinde de dayanmak takati kalmamıştır, tabiat da bunu anlamış gibi acı bir düşünceyle üstüne çöken ıssızlığın , matemin altında ezilerek durur. Ne kadar uğraşırsa uğraşsın, ne kadar dayanabilirse dayansın kışın galip geleceği, artık her şeyin, her ümidin bittiğini, buna tahammül lazım geldiğini anlamaktan doğan bir takatsizlik ile ağlar... Ne renk, ne de güzel koku... İşte yapraklar ölüyor... Rüzgar insafsız, yağmur inatçı; her şey çürüyor oh... Her şey çürüyor."