Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.31
Şükriye
Şükriye
@kabugu_deniz
113 okur puanı
Eylül 2018 tarihinde katıldı
Jean-Paul Sartre'ın ilk romanı olan Bulantı, ilk sayfalarından başlayarak sizi etkisi altına alıp, ucu bucağı olmayan dipsiz bir su ya da bir bataklık gibi çırpındıkça içine çeken ağır bir düşünce kaosunu beraberinde getiriyor.
Bulantı. Bulantı duymak, herhangi bir nesneye karşı, bir insana karşı, kendine karşı bulantı duymak... Bu duyguya henüz
Jack London'un okuduğum ilk kitabı ve eminim son olmayacak. Uzun süre kitaplığımda beklettikten sonra okuma fırsatını buldum ve daha önce bu fırsatı yakalayamamış olmama içerledim. Çünkü enfes bir kitap. Keşke bitmeseydi dediğim biraz daha uzun olsaydı da hala ormanın derinliklerinde koşabilseydim dediğim bir kitap.
Jack London'un diğer bütün kitaplarını da okumak için sabırsızlanıyorum. Bu kitabı okuduktan sonra diğer kitaplarını da merak ettim. Kurgu olarak farklı olabilirler belki ama yazarın kullandığı dil, anlatımda ki akıcılık yönüyle içimdeki merak tetiklendi.
Dili gerçekten de çok akıcıydı. Ve bunun yanında muhteşem bir kurguya sahip. Olay ormanda geçiyor ve sanki okurken ormanda oradan oraya sürüklenen benmişim gibi hissettim. Olaya kendimi o kadar kaptırdım ki. Ve bazen durup kahkahalara boğuldum kısımlar oldu. Eğlendiren aynı zamanda düşündüren bir kurgusu var.
Okudukça korkularıma bir anlam yükleyebildim. Somut korkuları zaman geçtikçe soyutlaştırdığımızı anladım. Bunun yanında evrim teorisini böyle bir öyküleştirilmiş anlatımda okumak nasıl oluştuğumuzu belki de daha önce bu kadar açık seçik düşündürmemişti beni.
Son olarak kitabı hala okumayan varsa okumanızı içtenlikle tavsiye ederim. Eminim pişman olmazsınız. Keyifli bol okumalar. Kitapla kalın
Veronika...
Sana anlatmak istediğim o kadar çok şey var ki içimde, hepsini birer birer yudumlayıp susuyorum sadece ... Keşke bir karakter olmanın ötesinden fazlasını olsaydın, bu gerçeklikten uzak yaşanmaya değmeyen adına dünya dedikleri, yeryüzünde seninle oturup saatlerce konuşabilme fırsatımız olsaydı. Burada olsaydın gene intiharı seçeceğine
Okur Takip Önerileri
Benim gibi bu nadide esere geç kalanlara ve belki de tekrar okumak için yer arayanlara...
O kadar muntazam, o kadar harikulade bir anlatım ki , daha önce okumadığım için hem kendime kızdığım hem de belki de okumam için gerekli zaman şu zamandı diye iç geçirdiğim muhteşem bir eser... Bir çok duygunun bir arada, bu kadar karmaşıksız ve okura net bir şekilde geçtiği bu eser , içimde tarifi belki de imkansız birçok duyguya yer verdi. Etkisinden belki de uzun zaman kurtulamayacağım , tekrar, tekrar ve tekrar okumak isteyeceğim. Duygularım hala tazeyken , içim hem buruk, hem müstesna, hem de olayların akışında sıcacık canlılığını koruyan bir halde ...
Ah Raif bey, uzun zaman sonra bile size olan kırgınlığım belki de devam edecek...
