Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Roma Üniversitesi Çağdaş İtalyan Tarihi bölümünde, Türk-İtalyan ilişkileri üzerine doktora yapan
Fabio L. Grassi
Fabio L. Grassi
’nin kaleme aldığı “Atatürk” biyografisinde, M. Kemal’in Yunanlılar ile olan ilişkisinin neticesi şu hüküm cümlesiyle ifade edilir: “Bütün anekdotlar, siyasi akılcılığın ötesinde Atatürk’ün insani olarak Yunanlılara karşı asla olumsuz bir duygu beslemediğini gösterir.”
Reklam
Ermenistan 1915’te yaşanan hadiseleri beynelmilel arenada temcit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp önümüze koyarken, maalesef biz Yunan mezalimini unutturmaya çalıştık.
Kemalistlere göre Yunanlılarla ebediyen düşman olmak doğru değildir… Ne var ki onlara karşı pek şefkatli ve müşfik olan Kemalistlerin bir asırdır Osmanlı’ya ağız dolusu sövmeleri veya Araplara kin kusmaları en hafif tabirle açık bir tezattır...
Nitekim M. Kemal, Montrö Sözleşmesi imzalandıktan sonra 19 Temmuz 1936’da Tevfik Rüştü Aras’a şu tebrik mesajını gönderir. “Tebrik ederim; Montreux Konferansı’nı pek parlak demeyeceğim, makul neticelendirebildiğinden dolayı."
Montrö Mukavelesi’nin kısmî bir başarı olduğu söylenebilirse de ticaret gemilerine “ücretsiz” geçiş izni verilmesi tam bir fiyaskodur. Bu hususta maddi kaybımızın haddi hesabı yoktur. Bu ülkenin vatandaşları otomobille “15 Temmuz Şehitler Köprüsü, FSM ve YSS Köprüleri”nden dahi “geçiş ücreti” öderken yabancı iş adamlarının tonlarca yük taşıyan ticaret gemileri “İstanbul Boğazı”ndan “ücretsiz” geçmektedirler. Bu utanç verici bir aşağılamadır.
Reklam
Kemalistlerin makbulü olan Prof. Dr.
İlber Ortaylı
İlber Ortaylı
’nın “tavsiye kitapları” arasında bulunan
Şevket Süreyya Aydemir
Şevket Süreyya Aydemir
’in “Tek Adam” adlı, Atatürk biyografisinde yer alan sözler de Prof. Gürel’i teyit eder mahiyettedir. Aydemir; “Pakt hiç bir zaman ciddi bir askerî güç haline gelemedi.” diyor ve ilave ediyor; “Ve Balkan Paktı, hele Atatürk’ün ölümünden sonra, artık havada kalan bir anlamdan ibaretti.
Mussolini İtalyası bir Balkan devleti değildir. Yani Türkiye’nin topraklarında gözü olduğunu gizleme ihtiyacı dahi hissetmeyen İtalya, Türkiye’ye saldırdığında Balkan Paktı’na üye ülkelerin harekete geçmesi gibi bir mükellefiyet söz konusu olmayacaktır. Bu paktın en büyük faydası yukarıda da ifade edildiği üzere Bulgar tehdidinden çekinen Yunanistan’a oldu. Çünkü İtalya’nın güdümünde olan Arnavutluk’u saymazsak bu pakta dahil olmayan tek Balkan ülkesi Bulgaristan idi. Kısacası bu pakt, Yunanistan’ı Bulgar tehdidinden koruyor fakat Türkiye’yi İtalya tehdidi karşısında yapayalnız bırakıyordu.
Balkan Paktı, Uluslararası İlişkiler Profesörü
Şükrü Sina Gürel
Şükrü Sina Gürel
’in ifadesiyle “zayıf bir örgüt olarak doğdu.”
Eğer siz devlet olarak Yunan’ın “gerçek yüzünün” anlatılmasına mani olur ve nesillerinizi şuurlandırmazsanız, körpe zihinleri düşmanın kültür istilasına maruz bırakmış olursunuz. Zira tabiat boşluk kabul etmez. Eğer hayatın gerçeklerini göz ardı ve vazifenizi ihmal ederseniz, Gezi Parkı olaylarında olduğu gibi; “Zulüm 1453’te başladı” yazan duvar yazılarıyla yüz yüze gelir ve geçmişte yapılan hatalarla yüzleşmek mecburiyetinde kalırsınız!
Reklam
Tarih hafızası ve şuuru olmayan milletler karanlıkta debelenir, durduğu yeri ve bir adım ilerisini göremez, dolayısıyla geleceğe dair bir yol haritası çizemezler.
Yani Yunan'la peki şunu sorarım. Hani denize dökmüştük?
ünlü mizah dergisi Akbaba’nın 23 Kasım 1935 tarihli 98. sayısı toplatılmıştır. Derginin toplatılma gerekçesi ise bazı yazı ve resimlerin dost devletlerle ilişkimizi, siyasetimizi karıştıracak mahiyette görülmesi olarak belirtilmiştir.
Bizi iliklerimize kadar sarsan bu hadiselerin, bilhassa işgal yıllarında “Zito Venizelos” (Yaşasın Venizelos) demedikleri gerekçesiyle süngülenen kahraman Mehmetçik ile birlikte düşündüğümüzde, hazmedilmesi gerçekten zordur.
Shakespeare, Şeyh Pir meselesi
Bu bahiste son olarak şunun altını da kalın kalın çizelim;
William Shakespeare
William Shakespeare
'in müslüman olup olmadığı esasen mühim değildir, olmayabilir de... Ancak onunla alakalı bu tarz tartışmaların İngiltere'de dahi yapılmış olmasına rağmen sanki
Kadir Mısıroğlu
Kadir Mısıroğlu
'nun bir uydurmasıymış gibi lanse edilmesi hiç hoş değil.
Shakespeare, Şeyh Pir meselesi
Dokuz Eylül Üniversitesi'nden Doç. Dr. Semih Çelenk, "Radikal" gazetesinde neşredilen bir makalesinde şu malumatı verir: Peter Brook; "Evoking Shakespeare"de, Rusya'da karşılaştığı bir seyircinin ona
William Shakespeare
William Shakespeare
'in Özbek olduğunu söylediğini; "Sheik'in Şeyh, "Peer”in ise erdemli kişi (pîr) anlamına geldiğini, dolayısıyla Shakespeare'in bir kod adı olduğunu ve kendisinin aslında bir kripto-müslüman olduğunu iddia ettiğini yazıyor." Bu satırlar 24 Nisan 2005 tarihinde yazılmış, yani
Kadir Mısıroğlu
Kadir Mısıroğlu
'nun alaya alınan beyanından 11 sene evvel... Kadir Mısıroğlu ile alay edenlerin, söz konusu makale yazarı hakkında neden en ufak bir itiraz serdetmediklerini de sorgulamamız gerekir. Gördüğümüz kadarıyla, O; Kadir Mısıroğlu gibi, resmi tarihin dehlizlerinde gizli kalmış gerçekleri gün yüzüne çıkarmayı kendine düstur edinen ve muhataralı konulara giren bir yazar değildir... Dolayısıyla Kemalist rejime karşı olduğu ve buna rağmen fikirleri geniş kitleler tarafından kabul gördüğü için olsa gerek, Kadir Mısıroğlu'nun itibarsızlaştırılması icab etmiş ve bu yüzden hedef tahtasına oturtulmuştur.
337 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.