Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

S

Sabitlenmiş gönderi
"Hepimiz suyun altındayız. Aşık olduğumuz anlarda, güldüğümüz ya da bir sanat eserine baktığımız anlarda suyun üstüne çıkıp ciğerlerimizi hava ile dolduruyoruz. Sonra tekrar suyun altına giriyoruz. Her an boğuluyoruz ama ölmüyoruz."
Bülent Usta
Bülent Usta
,
Sen Kaç! Ben Onları Oyalarım
Sen Kaç! Ben Onları Oyalarım
Reklam
Şimdi yanımda, artık kırışmış, kararmış, yassılaşmış ve kurumuş olsalar da beni avutan, akıl ve güç yitip gittiği zaman bile değerbilirlik ve karşılıklı sevecenliğin insanoğlunun yüreğinde yaşamayı sürdürdüğüne tanıklık eden iki tuhaf beyaz çiçek var.
Sayfa 100Kitabı okudu
Yoksa geleceğe, insanların hala insan olduğu, ama günümüzün bilmecelerinin yanıtlandığı, bıktırıcı sorunlarının çözüldüğü daha yakın bir çağa mı gitti? İnsan soyunun erişkinlik çağına mı? Çünkü ben kendi payıma, deneyimlerin yetersiz kaldığı, kuramların bölük pörçük olduğu, karşılıklı uyumsuzluğun sürdüğü bugünlerin insanlığın doruğu olduğunu düşünemiyorum!

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Hayat bir rüyadır derler, hem de çok berbat bir rüya- ama iyi gelmeyecek bir rüyaya daha dayanamam.
Bu ölgün seslerin dışında dünya suspus olmuştu. Suspus? O suskunluğu tarif edebilmem zor. Tüm insan sesleri, koyun melemeleri, kuş çığlıkları, böcek vızıltıları, yaşamlarımızın artalanını oluşturan tüm o dağdağa son bulmuştu.
Reklam
Değişimin, tehlikenin ve güçlüklerin altından zihinsel çokyönlülükle kalkılması görmezden geldiğimiz bir doğa yasasıdır. Çevresiyle tam bir uyum sağlamış bir hayvan, kusursuz bir düzenektir. Alışkanlık ve içgüdü işe yaramaz hale gelmedikçe, doğa zekaya hiçbir zaman başvurmaz. Değişimin ve değişim gereksiminin olmadığı yerde zeka da olmaz. Ancak çok çeşitli gereksinimleri ve tehlikeleri gidermek zorunda kalan hayvanlar zekadan yararlanırlar.
Kendine hedef olarak kararlılıkla rahatı ve kolayı, düstur olarak da güvenli ve istikrarlı dengeli bir toplumu seçmiş ve muradına ermişti- ama sonunda gele gele bu duruma gelmişti işte. Hayat ve mülkiyet bir zamanlar nerdeyse tam bir güvenliğe erişmiş olsa gerekti. Zenginlerin serveti ve rahatı, emekçilerin de hayatı ve işi güven altına alınmıştı. Bu kusursuz dünyada hiç kuşku yok ki işsizlik diye bir sorun olmadığı gibi çözülmemiş hiçbir toplumsal sorunda kalmamıştı. Ardından büyük bir huzur gelmişti.
İnsan zekası düşünün ne kadar kısa sürmüş olduğunu düşününce kederlendim. İnsanoğlu intihar etmişti.
Bir edebiyatçı olsaydım, belki de hırsın her türlüsünün ne kadar boş olduğu konusunda bir ahlak nutku çekebilirdim.
Bu Eloi'lar, karınca gibi Morlock'ların besledikten sonra avlayıp yedikleri -olasıdır ki, üremeleriyle de ilgilendikleri- besili sığırlardan başka bir şey değildiler. Weena da yanı başımda dans ediyordu! Ben de bunu insan bencilliğinin ağır bir biçimde cezalandırılması olarak kabul ederek, kendimi kapılmakta olduğum dehşetten korumaya çalıştım.
Reklam
O yıldızlara bakarken kendi sorunlarımı da, dünyevi hayatın tekmil dertlerini de unutuverdim.
Çünkü savaşın ardından Dinginlik gelir.
Nüfusun dengeli ve verimli olduğu bir yerde çok fazla çocuk doğurmak Devlet'e iyilikten çok kötülük olur.
Bu insanların huzurlu ve güvenli bir hayat sürdüklerini görünce, cinsiyetler arasındaki bu yakın benzerliğin beklenmedik bir şey olmadığını düşündüm; çünkü erkeğin gücü ile kadının uysallığı, aile kurumu ve kadın ve erkek mesleklerinin farklılığı, bedensel güç çağının baskıcı zorunluluklarından başka bir şey değildir.
"eğer Zaman gerçekten Uzay'ın dördüncü bir boyutundan başka bir şey değilse, neden farklı bir şey olarak görülüyor ve neden hep öyle görülmüş? Ve neden Zaman içinde Uzay'ın öteki boyutlarında hareket ettiğimiz gibi hareket edemiyoruz?"
"Zaman'ın bir tür Uzay'dan başka bir şey olmadığını çok iyi bilirler."
693 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.