Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Sık Sık Fatih'in ( Fatih Sultan Mehmet) : "Bir şehir kurmanın olmazsa olmaz üç yapısı vardır: Kitaplık, kanalizasyon, hamam." sözü aklına geliyordu.
Halüsinasyon değil 'O' !
Tommy halüsinasyon görmeye başlamıştı. Wentworth Sokağı' ndan çıkarken açık bir kanalizasyon deliğinden bir palyaçonun kendisine gülümsediğini sanmıştı. Palyaçonun gümüş rengi gözleri parlıyordu. Beyaz eldivenli elinde bir sürü balon vardı.
Derry, PennywiseKitabı okudu
Reklam
Fatih Sultan Mehmet
Sık sık Fatih'in ünlü sözünü düşünüyorum. "Bir şehir kurmanın olmazsa olmaz üç yapısı vardır: Kitaplık, kanalizasyon, hamam."
Sayfa 77 - Literatür Yayınları 7.Baskı 2016
Bir şehir kurmanın olmazsa olmaz üç yapısı vardır: Kitaplık, kanalizasyon, hamam!
. .. ❝Teknoloji mi diyorsunuz? Teknoloji boynumuzdaki ilmiği daha da sıklaştıracaktır, elimizi kolumuzu daha sıkı bağlayacaktır. Hayır, gereksiz emekten kurtulmak gerekiyor. İnsan huzur arıyor. Fabrikalar da, bilimler de huzur vermiyorlar onlara. Bazılarına az bir şeyler gerekiyor. Bana küçücük bir ev gerekliyken bir kenti kocaman binalarla doldurmaya ne gerek var? Kalabalıkların yaşadıkları yerlerde su boruları, kanalizasyon, elektrik vardır… Oysa bunlar olmadan yaşamayı deneyin… Ne rahat bir hayatınızın olduğunu göreceksiniz!❞ .. .
Sayfa 55 - Can YayınlarıKitabı okudu
kafamın içinde kanalizasyon;
[...] tadilat inşaatı sürüyor gibi.
Sayfa 119 - argo olacak lakin b*ktan düşünceler işte ://Kitabı okudu
Reklam
Kanalizasyon şehrin kirini alır. Kütüphaneler ruhun ve zihnin kirini alır. Hamam ise bedenin kirini alır.
Sayfa 29 - Hiçbişey YayınlarıKitabı okudu
işte işe yaramaz boş insanlar böyledir. Sokaktan bir cankurtaran ya da itfaiye arabası geçmeye görsün, hemen durup bakarlar. Bir yerde bir kanalizasyon çukuru mu açıldı, başına üşüşüp seyrederler. Bir kazma makinesi yol mu açıyor, saatlerce bekleşirler çevresinde. Çünkü yoktur önemli bir işleri, bir hedefleri yoktur. Her şey, bütün olaylar dışlarındadır. Seyircisidirler her şeyin, yapılan yolların, yanan evlerin ve para kazanan insanların.
Sayfa 63 - E-kitapKitabı okudu
Hüzünlü bir ocak sabahında, uğursuz haber Paris'e yayılana on iki yıl oldu. Gri ve soğuk bir şafağın ilk ışıklarıyla, Vieille-Lanterne Sokağı'nda Edgar Poe'nun kuzgunu gibi "Never, oh! Never more!" diye gaklayan tanıdık bir kara karganın uğursuzca sıçrayarak ilerlediği merdivenin basamaklarında, kanalizasyon mazgırının önünde, mahzen penceresinin parmaklıklarına asılı bir ceset bulunmuştu. Bu ceset, şaşkın, gözlerimiz yaşlı, Morgue'un arka odasındaki yapışkan taşlar üzerinde teşhis etmeye gittiğimiz, ortaokuldaki çocukluk arkadaşımız, La Presse'de meslektaşımız, iyi ve özellikle de kötü günlerimizdeki sadık dostumuz Gérard de Nerval'in cesediydi. Ceset kadar soluktuk. Bu meşum görüşmenin sadece anısı bile hâlâ tenimizi ürpertiyor.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.