Nadire Yazar'ın kaleminden akan kelimeler, sadece bir hikayeyi değil, insanlığın kırılganlığını ve iç dünyamızın karmaşıklığını anlatıyor. *İnsanlığımı Yitirirken*, sayfalar arasında kaybolurken aynı zamanda kendimizi bulma çabasının hikayesi.
Ana karakterin zihinsel labirentinde gezinirken, okuyucu kendi duygusal derinliklerine dalar. Yazarın çarpıcı anlatımı, kırılganlığımızı ve acılarımızı ortaya çıkarırken, aynı zamanda umudu ve insanın içsel gücünü de vurguluyor.
Her sayfa, bir duygunun çırpınışıyla dolup taşıyor; umutsuzlukla boğuşurken bile umudu arıyoruz. Yazar, içsel savaşlarımızı ve toplumsal beklentilerle çatışmamızı cesurca ele alırken, okuyucuyu duygusal bir roller coaster'a sürüklüyor.
Bu roman, kayıp ve buluş arasındaki kırılgan dengeyi gösteriyor. İnsanlık, karanlık ve aydınlık arasında sıkışıp kalmışken, *İnsanlığımı Yitirirken*, karanlığın içinden umut ışığını gösteriyor.
Ne istediğim sorulduğu anda hiçbir şey istemez olurdum. Ne olursa farkı etmez, nasıl olsa beni mutlu edecek bir şey yok düşüncesi hâsıl olurdu. Aynı zamanda, bir şeyi ne kadar az istesem de bana sunulan hiçbir şeye hayır diyemezdim. Sevmesem bile hiçbir şeyi reddedemezdim. Getçekten istediğim bir şey reklif edilseydi, ona ancak çekine çekine el uzatabilirdim-tıpkı bir hırsızın yakalanmaktan korkması gibi. Ağzımda acı bir tat ve tarifsiz bir korkuyla. İki şey arasında seçim yapacak gücüm bile yoktu.