Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kemal Hamamcıoğlu

Kemal Hamamcıoğlu
@kemham
123 okur puanı
Ekim 2019 tarihinde katıldı
… her türlü demokrasi yaşamını engelleyen iktidarların, aslında geleneksel aidiyetlerin güçlenmesini destekledikleri olgusu üzerinde ısrar etmek belki de lüzumsuz kaçmaz; bir toplumun içine kuşku yerleştiğinde tutunacak en son dayanışma en derinlerde olandır; ve her türlü politik ya da sendikal ya da akademik özgürlük kösteklendiğinde, ibadet yerleri insanların toplanıp tartışabileceği ve düşman karşısında kendilerini birlik içinde hissedebilecekleri tek yer haline gelir. Ne kadar çok insan "proleter", ve "enternasyonalist" olarak Sovyet dünyasına girmiş ve sonunda hiç olmadığı kadar "dindar" ve "milliyetçi" olup çıkmıştır. Zaman ilerledikçe, sözde "laik" diktatörlükler dinci fanatizmin fidanlığı gibi görünmeye başladılar. Demokrasinin olmadığı bir laiklik, hem demokrasi hem de laiklik için bir felakettir.
Sayfa 120 - Yapı Kredi Yayınları 52. baskı Temmuz 2020Kitabı okudu
Reklam
İnsanlar
Bence her birimizin evrendeki tek canlının kendisi, yaşadığı her şeyin de o tek kişinin rüyası olmadığından bile asla yüzde yüz emin olamayacağı şekilde kafatasının içine hapsolmuş yaratıklar olarak, sinir tellerimizin parazitli de olsa getirdiği, dışarıda gerçekten başka insanlarla dolu bir dünya olduğuna ilişkin sinyallere güvenerek bu kadar bile anlaşıp koskoca bir uygarlık kurabilmiş olmamız büyük başarı.
Sayfa 172 - Doğan Kitap, 1 baskı Kasım 2021Kitabı okudu
Ölüm
Ölüm, ölüler. Hatta belki de yaşamdaki ölüm. Yitikler, unutulanlar veya birer yitik olarak hissetmemek için unutulanlar, yaslar, sonunda biten yaslar. Zaman, biliyoruz ki tedavi ediyor. Daha da tuhafı var, daha da rezalet olanı: belleğimiz yalnızca yitirdiklerimizle dolu. Arkamızda bıraktığımızı sandığımız şeylerden ibaretiz: yalnızca sevdiğimiz veya şu ya da bu an bizim için önemli olmuş olan varlıklar değil, bir daha hiç göremeyeceğimiz yerler, kentler, manzaralar, sessiz sedasız göçüp giden mahallenin manavı. Bunu düşünmek dehşet verici ama bizi besleyenler yitikler ve ölüler. Biz onlarda yaşıyoruz.
Sayfa 50 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Aramayı bil
Neyin cevabını ararsan ara er geç bulursun; yeter ki bakmayı değil görmeyi, susmayı değil sormayı, işitmeyi değil dinlemeyi, okumayı değil anlamayı, malumatı değil şuuru, imtinaı değil hissiyatı, fırarı değil hayatı seç.
Sayfa 115 - ArtemisKitabı okudu
Uçurtma dermiş ki: “Ah! İpim olmasaydı!” Kant'ın güvercini daha ileri gitmiş: “Bir de şu hava olmasaydı!.." demiş. Her ikisi de kendilerini gökyüzüne yükselten şeyin bu iple, hava olduğunu unutmuşlar...
Sayfa 43 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Ne güzel özetlemiş...
Tiyatro denilince herkesin aklına İngiltere, Rusya gibi ülkeler gelir ama bence hiçbir ülkedeki tiyatro yaşamı, Türkiye’nin eline su dökemez. Çünkü biz, ülke olarak dünyanın en büyük tiyatrosuyuz. 70 milyon kişilik bir tiyatro bu. Sahnede demokrasi dekoru var, hukuk dekoru, medya dekoru, ekonomi dekoru var. Milliyetçilik, sağcılık, solculuk, sanat, kültür, dincilik, Batıcılik, laiklik; bunların hepsi var. Ama bir de bakıyorsunuz ki arkası yok bunların. Seyircinin izlemesi için sadece ön yüzleri hazırlanmış. Şatafatlı dekorlar, oymalar, kakmalar, süslemeler hep seyircide gerçeklik duygusu uyandırabilmek için hazırlanmış. O cicili bicili dekorları ve göz kamaştıran ışıkları gördüğünüz anda heyecana kapılıp arkalarında çok büyük yapılar olduğunu sanıyorsunuz. Ve yanılıyorsunuz. Hepsi dekor!
Sayfa 235 - Doğan KitapKitabı okudu
sözün bittiği yer...
Jean-Paul Sartre ne demişti: “Savaşta ölen bir tek çocuk karşısında benim bütün kitaplarımın ne değeri var?” Evet, yalnız Sartre’ın kitaplarının değil, bütün kitapların, hatta bütün uygarlığın ne anlamı var? Şunu unutmayalım: En büyük anıt insandır. Hiçbir zaman büyümeyecek olan Filistinli ölü bir çocuk bedeni önünde, dünyanın bütün politikacıları, bütün askerleri, bütün devletleri, bütün hükümetleri başlarını önüne eğsin ve utanç içinde sussun.
Sayfa 165 - Doğan KitapKitabı okudu
Okumak
Sürüden ayrılan insanı hiçbir rejim sevmez. Sürüden ayrılmanın, birey olmanın ve kendi kafasıyla düşünmenin en önemli göstergesi ise okumaktır.
Sayfa 35 - Doğan KitapKitabı okudu
Ölümden daha korkunç şey olur mu? diyeceksiniz. Olur: Felaketlerin en büyüğü akıldır. Onu yarım yamalak bile olsa, bulduktan sonra kaybetmek, ölümlerin içinde en dehşetlisidir.
Sayfa 12 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Bu memleketin nasıl savunulduğunu unutmamamız getekir ...
Bu fotoğraf benim için, Paşamın Çanakkale'de “Haydi göreyim seni Topkapılı, kurtaralım bu vatanı" diyen kahraman sesidir. Cephede ona pişirdiğim kekik çayının kokusudur... Ne bileyim işte, top, tüfek, barut, vatan, özgürlüktür. Bir somun ekmektir, üzüm hoşafı kokusudur. Mustafa Kemal Atatürk ile yaşadığımız olayların ve zaferlerin heyecanı, yürek çarpıntısıdır. Şarapnel yarasına vatan toprağı basılmasıdır, sonra da bir güzel türkü söylemektir. Vatanı kurtarmanın keyfinden nasıl yorulduğumuzun, nasıl gençliğimizin, ömrümüzün geçip gittiğinin farkına varamadığımızın görüntüsüdür.
Sayfa 313 - Sözcü KitabeviKitabı okudu
Reklam
Ancak başkalarına kin beslemeye ben kin duyuyorum, çünkü bu dindar ve aydın bir insana yakışmayan bir karakter özelliğidir . Bana göre sürekli kin duyguları besleyen bir insan zamanla ahlaki değerlerini kısmen de olsa yitirir.
Sayfa 166 - Everest yayınlarıKitabı okudu
“Zengine verilir, daha da zenginleşsin. Fakirin ise elindeki bile alınır." Bu belki iki bin yıllık bir deyiş, fakat günümüzde de çok geçerli. Başarının olduğu yere daha çok başarı akar, para parayı çeker, zenginin, güçlünün peşinden severek giden gönüllüler onlara taparlar. Çünkü bu dünyadaki en gizemli cevher güçtür. Yığınları kolayca inandırır, onları mıknatıs gibi kendine çeker. Hiç kimse sormaz güç nasıl kazanılmış, kimin elinden alınmış diye. İnsan sadece ona sahip olduğunda kendi varoluşunun da daha çok değer kazanacağına gözü kapalı inanır. Tarih bize, insanların isteyerek boyunduruk altına girmelerinin, kulluğu gönüllü kabul etmelerinin en tehlikeli nitelikleri olduğunu göstermiştir.
Sayfa 115 - Everest yayınlarıKitabı okudu
Nasıl kitaplar okumalıyız...
Kafka, Oskar Pollak'a yazdığı bir mektupta (1904) şöyle açıklar: Hiç boşluk bırakmadan, durmaksızın yukarıya, hep yukarıya doğru, dürbünlerimizin menzili dışına çıkana değin, eklene eklene yükselen bir yaşamın üzerine eğilirsek, vicdanımız bir daha rahat yüzü görmez. Ama vicdanda böyle geniş yaraların açılması hiç de fena değildir; böylece her ısırığa karşı daha duyarlı olur. Kanımca, yalnızca insanı ısıran ve iğneleyen kitaplar okunmalı okunacaksa. Eğer okuduğumuz kitap, kafamıza vuracağı bir yumrukla bizi sarsmazsa, neden oturup okuyalım o kitabı? Senin yazdığın gibi, bizi mutlu etmesi için mi? Aman Tanrım, yok daha neler; kitaplarımız olmasaydı da mutlu olabilirdik pekâlâ ve çok sıkıştık mı, bizi mutlu edecek kitapları oturup kendimiz de yazabilirdik. Oysa bizim gereksindiğimiz kitaplar, bizi acılara boğan bir mutsuzluk gibi, kendi canımızdan da çok sevdiğimiz birinin ölümü gibi, tüm insanlardan uzak ormanlara sürgüne gider gibi, bir intihar gibi bizi etkileyen kitaplardır; kitap dediğin, bir balta olmalıdır, içimizdeki donmuş denizi kırmaya yarayan.
Sayfa 44 - Alan YayıncılıkKitabı okudu
Adam çocuklarla kaleden aşağıya yürürken zamanın kısa tarihini anlatmaya başlıyor: “Zaman annesiz ve babasız bilinmeyen bir günde doğmuş. Kutlanacak kutsal bir günü yokmuş. Öncesi, sonrası ve şimdisi yokmuş. Evrenin tanrıları Ateş, Hava, Su ve Toprak onu kıskanmışlar. Çünkü Ateş, Hava, Su ve Toprak bir ölüp bir doğuyormuşlar. Her döngüde de aynı şeyi yaşıyorlarmış. Birbirlerinden nefret eden, hiçbir araya gelmeyen ateş, hava, su ve toprak, 'Zamandan nasıl kurtuluruz,' diye bir gün buluşmuşlar. Zamanı öldürmek için insan adında akıllı bir hayvan yaratmışlar. Insan aklını çalıştırmış, zamanı anlara bölüp öldürmüş.”
Sayfa 108 - Everest yayınlarıKitabı okudu
Mitler ve ayinler sonsuz çeşitlilikteyse, bunun nedeni tümünün de hiçbir zaman tam olarak ulaşamadıkları bir olayı hedefliyor olmasıdır. Tek bir olay ve o olaya ulaşmanın tek bir yolu varken, ulaşamamanın sayısız yolu vardır.
Sayfa 463 - Alfa AraştırmaKitabı okudu
41 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.