Bir kitabı bitirdikten sonra yüzünüzde tatlı bir gülümsemeyle bir iki dakika uzaklara dalıp gidersiniz ya. İşte o hissi yaşadım, yaşattı Sophie Kinsella. Yer yer güldüren çokça düşündüren bir kitap. Spoiler vermemek adına incelemeyi kısa tutacağım. Günümüz modern çağında kendini istemediği mesleklere sahip olmuş ve istemediği konumlarda bulmuş ne çok kişi var. Sanırım ben de onlardan biriyim. İstediğiniz hayatı yaşamak? Bunu başarabilmemiz gerçekten bu kadar mı zor? "Hayat" denilen şey evrak çantalarına, kartvizitlere, banka hesaplarına sığacak kadar küçük ve anlamsız mı gerçekten? Hiç sanmıyorum.
Pasaklı Tanrıça
Kitabın son kısmıyla noktalayacağım:" Uçsuz bucaksız raylara bakıyorum, güneş ışığı gözlerimi kamaştırıyor. Yirmi dokuz yaşındayım. İstediğim yere gidebilirim. İstediğimi yapabilirim. İstediğim gibi biri olabilirim.
'Acelemiz yok,' diyorum en sonunda ve uzanıp onu öpüyorum yeniden."
İnsanı ve insanlığı tüm çıplaklığıyla gözler önüne seren bir eser. Ve sanırım evrendeki herşeye hakim olmaya çalıştıkça kazandığını sanan insan, günün sonunda kendine hâkim olamadığından aslında kaybettiğini anlayacak.