Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İnsan seviyorsa kaybetmekten korkar. Kıskançlık da bir kaybetme korkusudur. Kıskanmıyorsa eğer, yeterince sevmiyordur.
Kaçtıkça kendinizden kendinizden Dışarıya adandıkça Çoğaldı güçsüzlüğünüz Tutmadı kıskançlık sokaklardaki Odalarda sevgi tutmadı Yoksul ölümlere öldünüz
Reklam
Fazla farkındalık yüzünden taktığımız maskelerimiz!
"buz gibi soğukluğunun altında muazzam bir duyarlılık gizlidir, onun asıl derdi,duyarlılıktan kaynaklanan mahcubiyettir,"
Kesinlikle!
Belki o dönüştüğüm ikinci kişi, ilkinin farklı bir veçhesinden ibaretti, kendi içimde coşkun ve duyarlıyken başkalarına karşı bilge bir yol göstericiye dönüşüyordum ve bu başka pek çok insan için de geçerliydi belki...
Bu aile dizilimi denen şey her yerde mübarek!
Ailelerde sevgiye rağmen hatta bazen sevgi büyüdükçe daha çok ayrılık yaşanması, birbirine fazlaca benzemekten kaynaklanır...
Ben,sen,o...Bizler
Öyle hassas insanlar vardır ki kendi tuttuğu yaşları başkasının gözlerinde görünce çıldırır...
Reklam
Kimse birbirine benzememeli...Hayat çok sıkıcı olur
Çoğunlukla nefret ederiz kendimize benzeyenden, kendi kusurlarımızı dışarıdan görmek bizi çileden çıkarır...
Şimdi imrenme içerikli kıskançlık sorununa dönersek, bunun değişmez bir biçimde üretildiği temel, sürekli olarak gelişen bir umutsuzluktur. Bu, özel bir şeye yönelik bir kıskançlık değil, Nietzsche'nin Lebensneid diye betimlediği, kendini daha gü­venceli, dengeli, daha mutlu, dosdoğru, daha özgüvenli hisse­den herkese yönelik çok genel bir kıskançlıktır. Bir insanda böyle bir umutsuzluk duygusu gelişmişse, bilinç düzeyine yakın olsun ya da olmasın bunu açıklamaya çalışacaktır. Bunu - analitik gözlemcinin yapacağı gibi - karşı konulmaz bir sürecin ürünü olarak görmez. Bunun yerine, bu umutsuzluğa ya kendisinin ya da başkalarının neden olduğunu düşünür. Genellikle biri ya da öteki öne çıkmış da olsa, her iki kaynağı da suçlayacaktır. Suçu başkalarına yıktığı zaman, genelde kadere, koşullara ya da özel kişilere - anne, babaya, öğretmenlere, koca­ ya, doktora - yöneltilebilecek suçlayıa bir tutum ortaya çıkar. Sık sık dikkati çektiğimiz gibi, başkalarına yönelik nevrotik istekle­rin büyük ölçüde bu açıdan anlaşılması gerekir.
Sayfa 167Kitabı okudu
Kaygıdan yine kaygıya bunca acı…
Bütün ayrıntıları bir yana bırakırsak, nevrotik güç, saygınlık, servet arayışlarından kaynaklanan "kısır döngü"nün ana çizgi­leri kabaca şöyle ortaya konabilir: kaygı, düşmanlık, zayıflayan özsaygı; güç ve benzeri arayışı; artan düşmanlık ve kaygı; reka­betten çekilme eğilimi (özküçümsemeye yönelik eğilimler eşli­ğinde); başarısızlıklar ve varolan potansiyellerle ulaşılan başarı­sızlıklar arasındaki tutarsızlıklar; artan üstünlük duyguları (çe­kememezlik eşliğinde); büyüyen görkemlilik görüşleri (kıskanç­lık korkusu eşliğinde); artan duyarlılık (rekabetten çekilmeye yönelik tekrarlanan eğilim eşliğinde); döngüyü silbaştan başla­tan artan düşmanlık ve kaygı.
Sayfa 166Kitabı okudu
İnsanoğlunun kıskançlık duygularını tutuşturmakta hiçbir şey, kendi aralarından birinin başına devlet kuşu konarak sınıf atlaması kadar etkili olamaz; dünyanın en zengin prensinden hiçbir şey esirgenmezken, kendileriyle beraber aynı zincirin halkalarından birini oluşturan kader yoldaşlarının bu zinciri kırarak özgür olması katlanılmaz bir durumdur.
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.