Aşkın büyük bir tutku olması ya da büyük bir tutku halinde şiire akması ilk Yahya Kemal ve Ahmet Haşim'le başlamıştır...
Hececilerde ise sevgilinin bazen aristokrat ya da aristokrat bir İstanbullu, bazen bir köy kızı olduğu görülüyor...
Böylece hece şairi köyden, yan Cumhuriyetin eyleminden bahsetmiş olmakta, milletvekilliği görevini yerine getirmektedir...
Hecenin ikinci kuşağı ise çok daha derli topludur. Bugün yaşayan da onların şiirleridir...
1940 yıllarındaki şiir devrimi küçük insana eğildiğinden sevgili de halktan seçilmeye başlamıştır...
1940-1955 yılları arasında yazılan şiirlerde aşk teması o kadar önemli değildir...
Duyarlıkla birlikte aşkın kendisi de yıkılmaya çalışılmıştır. Çoğunca aşk küçümsenmiş, bir sokak hovardalığına indirgenmek istenmiştir. Bu bakımdan Garip şiirini izleyen birçok şairlerin tutumları, aşk konusunda da eski biçimlerin tersini uyguladıklarından, bütün bütüne biçimci bir görünümde olmuştur. Ancak bu durum fazla sürmemiş, 1940'tan 1967'ye kadar uzanan süre içinde aşk şiiri kendisine yeni yollar aramış, dal budak salarak birçok yönden gelişmeye başlamıştır. Özellikle 1955'lerden sonra yazılan şiirlerde aşk teması yeni yükler, yeni zenginlikler kazanmıştır...
Kitaba aldığımız 100 şiirin hemen hepsi 1923'ten, büyük çoğunluğu 1940'tan sonra yazılmıştır. Şairlerin eğilimlerini belirten şiirleri seçmeye dikkat ettik. Okunduğu zaman genel çizgilerdeki ortaklık dışında çok değişik şiirler yazılmış olduğu görülecektir son kırk yıl içinde.