101 Cevapla Kur'ân Nedir? Gönderileri
101 Cevapla Kur'ân Nedir? kitaplarını, 101 Cevapla Kur'ân Nedir? sözleri ve alıntılarını, 101 Cevapla Kur'ân Nedir? yazarlarını, 101 Cevapla Kur'ân Nedir? yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"... Hz.Sümeyye gibi şiirden ve edebiyattan bir şey anlamayan bir kadını, o mesajlar uğruna canını feda etme fedakârlığına kavuşturmuştu."
Sayfa 249 - Siyer Yayınları
"Gönderilen her peygambere, insanların imana gelmesine vesile olacak birer mucize muhakkak verilmiştir. Bana verilen mucize ise Allah'ın kelâmı olan Kur'ân'dır. Bu sebeple kıyamet günü ümmetimin diğerlerinden sayıca çok olmasını ümit ediyorum."
(Buhârî, Fezâilü'l-Kur' ân, 1)
Sayfa 217 - Siyer Yayınları
"İnanmayanlar, “Doğru söylediğine dair bize Rabbinden açık bir delil (bir mucize) getirse ya!” dediler. Önceki kitaplarda olanların apaçık delili (olan Kur’an) onlara gelmedi mi?"
(Tâhâ Suresi, 20/133)
Sayfa 215 - Siyer Yayınları
"Allah'ım Kur'ân'ı göğsümün nuru, kalbimin neşesi, ahlakımın cilası ve hüzünlerimin gidericisi kıl."
Hz. Muhammed(asm)
(Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 7/34;Hakim,elMüstedrek,1/509)
101 Cevapla Kur'ân Nedir?
"Dua, ibadetin beyni ya da ta kendisidir."
(Tırmızi, Daavât, 1;Ebu Dâvud, Salat, 358)
"De ki: "İbadetiniz (duanız) olmasa Rabbim size ne diye değer versin?"
(Furkan 25,77)
Sayfa 185 - Siyer Yayınları
"Kullarım sana Beni sorarlarsa, bilsinler ki Ben, şüphesiz onlara yakınım. Benden isteyenin, dua ettiğinde duasını kabul ederim. Artık onlar da davetimi kabul edip Bana inansınlar ki doğru yolda yürüyenlerden olsunlar."
(Bakara 2, 186)
Sayfa 185 - Siyer Yayınları
Cazibesi İnkârcıların Korktuğu bir kitaptır
"İnkârcılar dediler ki: “Bu Kur’an’a kulak vermeyin, okunurken gürültü çıkarın, belki bastırırsınız.”
(Fussilet 41,26)
Sayfa 162
"Kur'ân, ayetleri karşısında akleden kalp, ürperen yürek, yaşaran göz, teslim olan beden isyeyen bir kitaptır."
Sayfa 159 - Siyer Yayınları
senin dermanın, iste senin kurtuluş reçeten
İnsan, çaresizlikler içerisinde kıvranıp dururken, başına gelen yığına soruna karşı hiçbir şey yapamazken, gözü hep ötelerden gelecek bir müjdede idi.
Yolunu şaşıran, ne yapayacağını bilemeyen insan
"Acaba derdimin derman ne?" diye bekler dururken, bir gün kapısı çalındı, gelen büyük bir zatı muhterem idi. Elinde bir zarf vardı.
Zarfi o çaresiz insana uzatırken:
"İste senin dermanın, iste senin kurtuluş reçeten" demişti.
Zarfı aldı öpüp başına koydu, hemen hanımını çağırdı.
O'na çok güzel bir mahfaza/kılıf diktirdi. Evin yüksekçe bir yerine astı. Karşısında ayağını bile uzatmadı. Çocuklarına o mahfazaya karşı
saygıyı emretti, kendisi de saygıda kusur etmedi. Yıllar geçti yine sorunları çözümsüz, yine dertleri dermansız kaldı. O,derdine derman olacak şeyi bulmuştu bulmasına; ama bir gün olsun o zarfın içini açmamış, gelen zarfta neler var dememişti...
Sayfa 23Kitabı okudu