Kabarıyor duygularım. Derdimiz günümüz köylerimizi köy etmek; oyunumuz, türkümüz hep oradan ve orası içindi:
Aynı yolda aynı emek
Gönüllerde bir tek dilek:
Türk köyünü önde görmek,
Türk köyünü önde görmek!
Bu aşk ile çıkmıştık yolun turabına. Köyleri fethedecektik. Enstitüler bizi fethetmişti önce. Kendi doğup büyüdüğümüz toprağı ve bu toprağa bağlı insanları, kendi ana babamızı yani, uyandıracak, tam yaşayan insanlar durumuna getirecektik. Topraksa, yalnız uğrunda ölenlerin varlığınca değil, üstünde onu gereken şekilde modern teknikle işleyenler ölçüsünde de vatan olurdu... Bu da önce, kafaların boş inanlardan temizlenerek hayata bağlanmasiyle mümkündü.
Biz çoğunlukla düşünmeden yargısını belirtmek eğiliminde olan bir toplumun bireyleriyiz. Davranışlardan çok dış görünüşler, biçimler ilgilendiriyor bizi.
Böyle düşüne düşüne, gerçekten uzaklaşıyor, ufacık bir görüntüden tutun da yurt sorunlarına kadar her şeyi daracık açılardan görmiye alışıyoruz.
O hale geldiğimiz oluyor ki, toplumun kalıplaşmış kuralları bizi etkiliyor, usumuzun benimsemediği halde bir davranışı ya da bir düşünü beğenmek zorunda kalabiliyoruz. Usa yakın bir görünüşü, ya da görüşü benimsemek, karşıtını yadsımak da olağan geliyor. Bunun tek nedeni: alınan eğitimin yetersizliği, belli bir ereğe göre tam karakter verilmemesi, eğitim kurumlarında yurt sorunlarını kavrayacak, ülkü birliğini gençliğin benliğine sindirecek çevreyi yaratmayışımızdır.
Cinsel yönden alın, dinsel yönden alın, sosyal yönden alın, ne yönden alırsanız alın, bütün şartlar kadınla erkeği hayatta omuz omuza bulunmaya zorlamaktadır.
Sayfa 35 - Yeditepe Yayınları 1. baskı 1959Kitabı okudu