Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

17. Yüzyıl Felsefesi

Ahmet Cevizci

17. Yüzyıl Felsefesi Gönderileri

17. Yüzyıl Felsefesi kitaplarını, 17. Yüzyıl Felsefesi sözleri ve alıntılarını, 17. Yüzyıl Felsefesi yazarlarını, 17. Yüzyıl Felsefesi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Gördüğü olayların nedenini merak etmek, insan doğasına özgüdür; bazı insanlarda daha fazla, bazılarında daha az; fakat en azından bütün insanlar kendi iyi ve kötü talihlerinin nedenlerini bilmek arzusundadırlar."
592 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
Öncelikle 17.yy felsefesi için çok kapsamlı ve yararlı bir kitap, felsefeyi kronolojik sırayla okumak her zaman daha iyidir. Kitabın tek sıkıntısı çok uzun uzun anlatması, sınav haftası bu kitabı okuyup bitirmek beni gerçekten çok yıprattı. Ona rağmen kitap oldukça başarılı bence, diğer felsefe tarihi kitaplarına göre daha anlaşılır bir dili var.
17. Yüzyıl Felsefesi
17. Yüzyıl FelsefesiAhmet Cevizci · Say Yayınları · 201349 okunma
Reklam
592 syf.
10/10 puan verdi
·
33 saatte okudu
17. Yüzyıl Felsefesi - Ahmet Cevizci
Felsefe tarihi zormuş. Kafa ağrıtıyor okurken. Puan olarak 10/10 veriyorum. Ahmet hocanın kitapları iyidir. Felsefeseverlerin ve sosyal bilimcilerin okumasını tavsiye ederim.
17. Yüzyıl Felsefesi
17. Yüzyıl FelsefesiAhmet Cevizci · Say Yayınları · 201349 okunma
Baruch Spinoza
İnsanların eylemlerinin çoğu zaman garip bir görünüm almasının nedeni de, eylemlerin hem insanların arzularına hem de dış nedenlere bağlı olmasıdır. Dış güçlerin kaçınılmaz olarak baskın çıktığını, insanın her daim acı ve ölüm tehdidiyle karşı karşıya bulunduğunu savunan Spinoza, "dış nedenlerin çok farklı şekillerde etkisi altında bulunduğumuzu ve karşıt rüzgarların harekete geçirdiği denizin dalgaları gibi, talihimizi ve kaderimizi bilmeden yüzüp durduğumuzu söyler.
Sayfa 349
Doğadaki nedensellikten bağımsız mutlak bir özgürlük düşüncesine, demek ki kesinlikle karşı olan Spinoza, insan için özgürlükten söz edilebilecekse eğer, bu özgürlüğün aklın faaliyetinden geçtiğini ifade eder. Gerçekten de ona göre, biz insanlar, sonlu ve sararlı varlıklar olduğumuz için, bütün eylemlerimizin nedeni ve sorumlusu olamayız. Bu yüzden, insan başlangıçta kendi dışındaki nedenlerin esiri olan bir köleden başka hiçbir şey değildir. Yani onun eylemleri kendi iradesinin tercihlerini yansıtmaktan çok, kendisini tehdit eden şeylere karşı olan korkularını ifade eder. İnsanın gücünün artmasını temsil eden sevincin, onun evrenin kör güçlerinin baskısı altında bulunan gücünün azalmasını ifade eden üzüntüden çok daha az rastlanan bir şey olmasının nedeni, Spinoza'ya göre budur.
Sayfa 349
Spinoza'nın ateist damgasını yemesine neden olan Tanrı'yla ilgili, geleneksel Tanrı tasavvurlarına tamamen aykırı olan radikal görüşü, panteizmi temele alınarak, öyleyse şu şekilde özetlenebilir. Tanrı'nın duyguları, plan ya da amaçları yoktur; dahası onun özgür bir iradesi de bulunmamaktadır. Tanrı, zihinsel olduğu kadar fiziksel bir varlık olup, dünyadan hiçbir şekilde ayrı değildir. Onun adalet veya iyilik benzeri birtakım asli ahlaki özellikleri bulunmamaktadır.
Sayfa 317
Reklam
Spinoza'ya göre, Tanrı özgür bir neden olarak tanımlandığında, "özgür" sözcüğünün, insanın faaliyetleri için kullanıldığı zamanki anlama sahip olduğu düşünülmemelidir. Tanrı, özgür ve yaratıcı bir neden ya da yaratıcı olarak anlaşıldığı zaman, burada söz konusu olan karışıklık ve yanlış, "özgür" ve "isteyerek" sözcüklerini birbirine karıştırmaktan ve iki sözcüğün aynı anlama sahip olduğunu düşünmekten doğan bir karışıklıktır. Buna göre, insanın eyleminden özgür bir eylem diye söz ettiğimiz zaman, "özgür" eylemle, genel olarak "bilerek ve isteyerek yapılan bir eylemi anlatmak isteriz. Fakat Tanrı'yı, isteyerek ya da istemeye istemeye eyleyen bir varlık olarak tasvir etmek kesinlikle anlamsızdır. Tanrı zorunlulukla eylediği için, özgürce eyler ya da yaratır.
Sayfa 311
Baruch Spinoza
Bütün bunlardan hareketle, onun hayatının şiddet ve fanatizm temeli üzerinde kesişen münzevi, sessiz ve tefekküre adanmış bir hayat olduğunu söyleyebiliriz. O, işte bunu doğrularcasına, Tractatus de intellectus emendatione'nin ilk cümlesine "Deneyimlerim bana gündelik hayatta sık sık olup biten şeylerin boş ve yararsız olduğunu öğrettikten sonra...." diyerek başlamıştır. İşte bu yüzden, Spinoza felsefeyi boş ve yararsız olmayan şeylerin öğrenileceği veya keşfedileceği bir alan olarak görmüştür. Nitekim temel eseri Etika'nın son cümlesinde "Güzel olan her şey zordur ve ender bulunur" diye yazar.
Sayfa 290
Baruch Spinoza
Ölümü de hayatı gibi sessiz sedasız olur. Cemaatinden koparılmış, hiçbir toplum içinde yer almamış bir Musevi olarak Spinoza hep özgür ve yalnız yaşamış, onun hayatının hiçbir döneminde, şu ya da bu türden hiçbir bağı olmamıştır. O, bilinçli bir tavırla güçlendirmeye ve korumaya çalıştığı bu özgürlük ve yalnızlık içinde, kendini, saf akla dayanarak, kesinlikle nihai ve doğru olacağına inandığı bir felsefeyi kurma işine vermiştir.
Sayfa 289
Gerçekten de Spinoza, sadece on yedinci yüzyıl düşüncesinin değil, fakat bir bütün olarak düşünce tarihinin en etkili, ama bir o kadar şaşırtıcı ve paradokslarla dolu düşünürü olmuştur. Felsefede onunki gibi hem beğenilen hem de dışlanan çok az sayıda eser olmuştur. Gerçekten de onun eserleri, elbette başta Etika olmak üzere, hem hayranlık uyandırmış hem küçümsenmiş, hem iyi incelenmiş hem de görmezden gelinmiştir. Spinoza'nın kendisi de bir yandan bir bilge olarak yüceltilirken, bir yandan da kurulu düzeni ya da düşünceyi tehdit eden bir şeytan gibi dışlanmıştır. O, sözgelimi din alanında kimileri tarafından sinsi bir ateist, kimileri tarafından da derin bir mistik olarak görülmüştür. Yahudiler onu zavallı ve aciz bir isyankâr olarak görüp cemaatten aforoz ederken, pek çok insan da onun kafayı Tanrı'yla bozduğunu düşünmüştür. Aynı ikilik onun siyasal fikirleri için de geçerli olmak durumundadır. Gerçekten de o, aynı zamanda hem çok radikal, ilerici bir düşünür, hem de muhafazakâr biri olarak görülmüştür.
Sayfa 281
44 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.