Bazı kitap siteleri görüyorum. 1 günde okunabilecek kitaplar başlığı altında hacim olarak küçük kitapların reklamını yapıyorlar. Size 150-160 sayfanın altında ve 1 günde okuyamayacağınız, okusanız da anlamakta güçlük çekeceğiniz kitapları listeliyorum. Buyurun cenaze namazına:
1)
Acıyı Bal Eyledik kitabını pdften okuyayım dedim. Bazen bir kıvılcım heyecan oluyor ama...
İşte ama. Kitabı okurken her sayfasında heyecandan küt küt atan kalp sanki durmuş arada bir adrenalin etkisi ile tekliyor o kadar. Kitabı okurken ezberlediğim şiirleri sanki ilk defa okuyor-muș hissi bütün kılcal damarlarıma kadar işlemiş. Anlam veremiyorum. Ben ki Hasan Hüseyin ile yeniden şiire boyun eğmiş onunla birlikte düzene başkaldıran şiirler yazmışım ama YOK YOK YOK.
PDFin de EPUBın da canı cehenneme.
"Derim ki sana :
İyi oku yolunu, avucunun içi gibi bil.
Dizlerini, ciğerlerini,
yüreğini sıkı tut, iyi dengele.
Ovada koşar gibi vurma kendini
dik yokuşlara,
Uçuruma atlar gibi bindirme kayalara.
“Daha koş, daha koş” diye alkış tutanlara kanıp da,
Kesilip kalma yarı yolda
Dipdiri varmalısın oraya
Hız koşusu değil bu,ey yolcu!
Engelli koşudur bu.
Engelleri aşa aşa,
gücünü koruya koruya varmalısın oraya.
Çünkü oraya varmaktır amacın,
Koşmak değil!
Boşuna sevmedim nehirleri
Aktıkça büyümesi boşuna değil nehirlerin
Akan büyür, ey yolcu!"
Derim ki sana; nehirler boyunca git ve gör nehirlerin nasıl yol aldıklarını! Sen de bir nehirsin ey yolcu! Senin de varmak istediğin bir yer var. Gerçekten varmak istiyorsan oraya, nehirlere iyi bak! Engeller nasıl aşılır, öğren nehirlerden!
Yarı yolda yok olup gitmek değildir amaç, nehirler gibi akıp nehirler gibi ulaşmaktır oraya! Varmaktır oraya, ey yolcu!
Boşuna sevmedim nehirleri!
Aktıkça büyümesi boşuna değil nehirlerin!
Akan büyür, ey yolcu!
Yazar:
Fakat düşündün mü yolunun uzunluğunu? Neler var yolunun üstünde, düşündün mü? Koşar-adım aşabilecek misin şu dağı, geçebilecek misin bu hızla şu beli, tırmanabilecek misin bu solukla şu sırtı? Ovada dikenler boy atmıştır belki, kayalar yollara uçmuştur, kuru dereleri seller basmıştır, kar yağmıştır belki o tepelere? Böyle, uçar gibi geçip gidebilecek misin oralardan, hemen varabilecek misin oraya? Belki sırtlanlar üşüşmüştür leşlere, kuzgunlar çökmüştür ak kayalara, kuduzlar tutmuştur belki yolları. Belki silinmiştir ayak izleri yolcuların. Bütün bunları bir bir düşündün mü, ey yolcu? Çünkü sen, ne ilk yolcususun bu yolun, ne de son..
Acıyı Bal Eyledikyoutu.be/ju-0Ygy2l_g
Yıl 92-93
Kasetçalarımda eskittiğim albümlerden biri.
Ne çok söz biriktiriyor insan, ne çok acı, öfke, gözyaşı.. ne çok sevinç, ne çok heyecan..
Nâzım Usta’nın dediği gibi; avuçlarında camdan bir şey gibi kalbini sıka sıka büyüyorsun işte. Yaşamak! diyerek..
Yaşamak ne güzel, yaş almak, büyümek ne güzel. Hamuruma/çamuruma katılan her toz zerresine şükrederek büyümek..
...
“Ben bu yükü hangi dağa
bilemiyorum
Yüreğimi hangi suya
bilemiyorum”
mutluluğu hiç görmedim
ama tanıyorum yokluğundan..
geceler böyle olmazdı herhal
ayrılık getirmezdi kucaklaşmalar
durup durup iççekmeler
kıyı köşe ağlaşmalar
ölüme kurtuluş denmezdi herhal..