Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Atatürk'ün Akıllı Projeleri

Akl-ı Kemal 4.Cilt

Sinan Meydan

En Eski Akl-ı Kemal 4.Cilt Gönderileri

En Eski Akl-ı Kemal 4.Cilt kitaplarını, en eski Akl-ı Kemal 4.Cilt sözleri ve alıntılarını, en eski Akl-ı Kemal 4.Cilt yazarlarını, en eski Akl-ı Kemal 4.Cilt yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Atatürk 1930'larda, gelecekte insanoğlunun aya ayak basacağından emindir. O, bu çarpıcı öngörüsü doğrultusunda, "Kanatlı bir gençlik memleketin geleceği bakımından en büyük güvencedir. Bir gün Batılı ayaklar Ay'da ayaklarının izlerini bırakacaklarsa, bunların arasında bir de Türk'ün bulunması için şimdiden çalışmalara girişmek, aşamalar kaydetmek gerekir,"diyerek günümüzden 80 yıl önce gelecekte bir gün Batılıların Ay'a ayak basacaklarını öngörerek, Ay'a ayak basacak bu Batılı ayaklar arasında Türklerin de olmasını istemiş ve bunun için gereken çalışmaları başlatmıştır. Bu nedenle Atatürk'ün sadece bir "Uçak Sanayi Projesi" değil, bununla birlikte aslında bir de "Uzay Sanayi Projesi" vardır. Hiç dile getirilmemesine karşın Atatürk'ün Türk ulusuna hedef gosterdiği "muasır/çağdaş medeniyet" kavramı içinde "Türklerin aya ayak basması" bile vardır.
488 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
19 günde okudu
Akl-ı Kemal serisinin son cildi 5 olsa da ben kargo nedeniyle son olarak 4. cildi okudum. Bu nedenle nacizane yorumumu bu cildin sonuna yazmayı uygun buldum. Akl-ı Kemal serisini okurken insan kendini ders çalışıyor gibi hissediyor ki insanın aklında hep o soru, neden bu seri ders kitabı olarak okutulmuyor ki oluyor. Atatürk'ün aklı, fikri, zekası, stratejileri, ülküleri ve yönetim becerisini gözler önüne seren bir seri. Bu seriyi okurken özellikle alıntı paylaşmadım, paylaşamadım çünkü hakikaten genellikle sevdiğimiz tüm romanlar için aynı cümleyi kullanırız: alıntı yapsak tüm kitabı yazardık tekrar diye ya da etkilendiğim cümlelerin altını çizmek istesem tüm satırları çizmek gerek diye. Bu seri de aynen öyle, her bir satırı ve konusu Atatürk'ün aklını yansıttığı için etkilenmemek sevmemek imkansız. Ve o yıllardan bu yıllara geldiğimizde aradaki kayıpları görüp içinizin cız etmemesi... Sinan Meydan'ın tarzına gelecek olursak, konu itibariyle bazı cümleler bazı paragraflar tekrarlandığı için bu biraz sıkıcı olabiliyor. Ama ders kitabı niteliğindeki konuları okuyucuya sunabilmek zor olmasına rağmen okutabiliyorsa çok da birşey söylemek ayıp olur. Mutlaka okumanızı tavsiye edebilirim.
Akl-ı Kemal 4.Cilt
Akl-ı Kemal 4.CiltSinan Meydan · İnkılâp Kitabevi · 2013109 okunma
Reklam
Yirminci yüzyılın başları itibariyle bütün dünyaya egemen olmak üzere harekete geçen küresel sermaye sahiplerinin Birinci ve İkinci Dünya Savaşları aracılığı ile gerçekleştirmek istedikleri bölgesel hegemonya düzenine merkezi alanın en merkezdeki ülkesi olarak Türkiye Cumhuriyeti karşı çıkmıştır. Batı emperyalizmi üzerinden bölgeye getirilmek istenen hegemonya düzenine karşı antiemperyalist çzigide bir Kurtuluş Savaşı'nı gündeme getirmiş olan Mustafa Kemal, arkasına aldığı eski Osmanlı ahalisi ile bir uluslaşma süreci yaratmış ve ortaya çağdaş bir ulus devlet çıkarmıştır.
İnkılapKitabı okudu
Eğitim görmüş her insanın normal olarak kendi aklı ile hareket ettiği gibi devletler ve toplumlar da geçmişten gelen bilgi birikiminin yönlendirdiği bir aklı yeniden uygulamaya başlamışlardır. Dinleri, ekonomik emperyalizmin bir alt kolu olarak kapitalistleştirme yolu ile yoksul kitleler üzerinde egemen kılma çabaları yetersiz kalınca, açlık ve işsizlik en üst düzeylere doğru tırmanmaya başlamış, insanlığı geçen yüzyılda sosyalist ihtilallere götüren siyasal mücadeleler yeniden siyaset sahnesinde öne çıkmıştır. Sosyalist sistemin çöküşü ile beraber başlamış olan şaşkınlık ve belirsizlik dönemi sona ererken, uyutulmak istenen halk kitleleri önceden hazırlanan kalıplara sokulamamış ve bu nedenle küresel sermaye hegemonya düzenini sürdürebilmek doğrultusunda üçüncü dünya savaşı provokasyonlarına başlamıştır.
İşte bu nedenle Türk devletinin arkasında bir kurucu akıl olarak Kemalist akıl bulunmaktadır. Doğu ile Batı arasında, Asya ile Avrupa kıtalarının kesişme noktasında, İslam dünyası ile Avrupa Hıristiyanlığının sınırlarına ve merkezi coğrafyanın toplumsal yapılarında böylesine bir ulusal-üniter-merkezi devletin kurulabilmesi son derece zor bir işin başarılmasıdır.
Düveli muazzama denilen büyük emperyal devletlerle önce savaşmak sonra mücadele etmek zorunda kalan kurucu önder, yaşadığı olaylardan ve okuduğu beş bine yakın kitaptan aldığı bilgilere dayanarak Türkiye Cumhuriyeti'ni kurmuştur. Ülkeyi kurtarmak üzere Samsun'a çıkmadan önce bitmiş olan Osmanlı Devleti'nin genelkurmayı, istihbarat örgütü ve devletin kadrolarıyla yaptığı hazırlıklara dayanarak yola çıkmış ve geçmişten gelen devlet-i ebed-müddet anlayışı doğrultusunda hareket ederek, bitmiş olan bir devletin sonrasında yeni Türk Devletini gene aynı çizgide bağımsız bir siyasal varlık olarak tarih sahnesine çıkarmıştır.
Reklam
Merkezi alanda emperyalist ve Siyonist bir düzen oluşturulması doğrultusunda işbirlikçi neoliberal, Batıcı ve cemaatçi kadroların Atatürk'e ve Kemalist Cumhuriyete saldırılarının giderek arttığı son aşamada, Atatürk ve Kemalist Cumhuriyet ile ilgili gerçekçi ve nesnel değerlendirmelerin yapılabilmesi için Kemalist aklın ya da Akl-ı Kemal'in her yönü ile ortaya konulması gerekmektedir. Çünkü bugün eğer hala dünyanın ortasında Türkiye Cumhuriyeti adında bağımsız bir Türk devleti varsa bu Akl-ı Kemal ya da Kemalist akıl sayesindedir.
Bugünün Türkiyesi'nde Kemalist akla dayanan bir Atatürk Cumhuriyeti düzeni bulunmaktadır: Osmanlı Devleti'nin hasta adam olarak ilan edildiği 1852 yılında, Büyük Britanya İmparatorluğu merkezi coğrafya için Osmanlı sonrası dönemde geçerli olmak üzere Yakın Doğu Konfederasyonu planını hazırlayarak uygulama alanına sokmuştur. İngilizlerin en Siyonist başbakanı olarak Benjamin Disraeli'nin öncülüğünde hazırlanmış olan bu proje tümüyle Osmanlı İmparatorluğu'nun ortadan kaldırılmasını, Büyük Britanya İmparatorluğu'na bağlı olacak bir Yakın Doğu Konfederasyonu'nun Osmanlı hinterlandında kurulmasını öngörüyordu.
Bu doğrultuda Çanakkale'ye İngiliz ve Fransız donanmaları gönderilmiş ama Çanakkale'nin geçilmezliği de tarih ortaya koymuştur. Ruslar, Kafkasya ve Balkanlar'dan aşağı doğru Kırım Savaşı sonrasında inmeye başlayınca İngilizler Kıbrıs'a el koyarak Ortadoğu ülkelerini Ruslardan önce işgal ediyorlardı. Osmanlı zayıflayarak geri çekildikçe, ahali merkezi topraklar olan Anadolu'ya göç ederek direnişe geçiyor ve dünya savaş ile beraber bir de ulusal kurtuluş savaşı verilmesi zorunluluğu gündeme geliyordu.
Bir ölüm kalım ve var olma savaşı verildikten sonrası için yeni bir proje gerekiyordu. Bu projenin ilk adımları Misak-ı Milli kararlarıdır. Bu açıdan Türkiye Cumhuriyeti ulus devleti bir siyasal projedir ve ulusal çizgide siyasi bir akla dayanmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti yüzüncü yılına doğru yol alırken, iki kutuplu dünya düzeni çöküyor ve sosyalist sistemin dağılması ve Sovyetler Birliği'nin ortadan kalkması üzerine merkezi alanda gene eskisi gibi emperyal projeler devreye sokuluyor. Büyük Britanya İmparatorluğu, öncüsü ve kurucusu olduğu dünya devleti oluşumu adına, gene eskisi gibi Osmanlı hinterlandında bir Yakın Doğu Konfederasyonu kurmaya yönelirken, İngiltere'nin yavrusu olan Amerika Birleşik Devletleri Büyük Ortadoğu Projesi ile ılımlı İslam üzerinden yeni bir Panislamcılık politikasına Türkiye üzerinden yöneliyor.
102 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.