Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Allah Felsefe ve Bilim

Caner Taslaman

En Eski Allah Felsefe ve Bilim Sözleri ve Alıntıları

En Eski Allah Felsefe ve Bilim sözleri ve alıntılarını, en eski Allah Felsefe ve Bilim kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
ALLAH'A KARŞI DOGRUDAN DUYULAN BİR ARZU OLARAK ARZU DELİLİ
Yahudi-Hıristiyan geleneğinde olanlar, insanların içinde Allah'a karşı bir arzu olduğu fikrine, Kutsal Kitab’ın en çok okunan bölümlerinden biri olan Mezmurlar'daki (Zebur'dan) şu bölümleri örnek verebilirler 1-Geyik akarsuları özlediği gibi canımda en öyle özler ey Allah 2-Canım Allah'a, hay Allah'a Susamıştır. Ne vakit geleceğim ve hay Allah'ın önünde görüneceğim?" İslam inancına bağlı olanlar ise Allah'a yönelmeye karşı doğuşan verilmiş bir eğilime sahip olduğumuz görüşü için Kuran'daki şu ayeti kullanabilirler Bunlar, iman edenler ve gönülleri Allah'ı anmakla tatmin olan kimselerdir. Haberiniz olsun, gönüller yalnızca Allah'ı anarak tatmin olur. Gerek Eski ve Yeni Ahitler'deki ifadelerin, gerek Kuran'daki ayeterin; Allah'a karşı doğal bir arzuya sahip olduğumuz anlamına gelip gelmedikleri tartışılabilir. Fakat şurası açıktır ki, insanların doğuştan böyle bir arzusu varsa bile, Allah’a yönelen inançlılar “Allah'a yöneldim, içimdeki arzular tatmin oldu, meğer içimdeki tatmin olmayan arzuların objesi Allah’mış” diyebilirler, fakat inananların bu şahsi tecrübelerini inançsızlara karşı sunulacak objektif bir argümana dönüştürmek mümkün gözükmemektedir. Nitekim birçok ateist ve agnostik, kendisinde böyle bir arzunun olduğunu inkar etmektedir. Örneğin John Beversluis da bahsedilen yaklaşımı eleştirirken, böylesi bir arzunun var olduğunun iddia edilemeyeceğini ifade etmiştir.” (Allah,Felsefe ve Bilim/ Caner taslanan & Enis Doko /syf: 63)
Sayfa 63 - İstanbul yayıneviKitabı okudu
Platonist ateizmin birçok önemli sorunu vardır. Birincisi, her şeyden önce görüşün kendisi çok gariptir, zaman-mekân dışında merhamet, adalet, iyilik gibi normal şartlarda kişilere özgü özelliklerin var olduğu iddiasını anlamak gerçekten güçtür. Normal şartlarda ahlaki önermeler ve özellikler kişilerle alakalıdır, bir cisim, ya da fiziksel olgu merhametli olamaz. Merhametlilik, adil olmak, bilinçli varlıkların özelliğidir. Nitekim çoğu felsefeciye göre bu özelliklere sadece özgür iradeye sahip varlıklar sahip olabilir. Ancak eğer Platonist ateizm doğruysa, o zaman bu özellikler ve ahlaki yargılar zaman-mekân dışında oldukları için hiçbir varlık olmasaydı dahi var olmalıydılar. İyi ama bu nasıl olabilir? Merhametlilik özelliğinin hiçbir varlığın var olmadığı bir yerde var olduğu nasıl iddia edilebilir? Bu iddianın anlamı nedir? Bu sorulara cevap vermek mümkün gözükmemektedir. Dolayısı ile Platonist ateizm alılaki özellikleri temellendirme noktasında bir açıklama sunamamaktadır. Dolayısı ile böyle bir görüş kurmanın mümkün olup olmadığı bile bir soru işaretidir. Diğer taraftan teizmin Tanrısı bir zihne sahip, kişisel bir varlık olduğu için onun doğasına atıf yaparak merhamet, adalet gibi kavramları temellendirme benzeri bir sorunla karşılaşmaz.
Sayfa 137 - İstanbulKitabı okudu
Reklam
Evrenin başlangıcı olduğuna dair bütünüyle felsefi olan bu kanıtlar, bu yüzyıl boyunca astrofizik ve astronomideki buluşlarla kayda değer bir şekilde doğrulanmışlardır. Bu doğrulamalar iki başlık altında özetlenebilir; evrenin genişlemesi temelli doğrulama ve evrenin termodinamik özelliklerinden hareketle doğrulama. 1920'lerden önce, bilim insanları, evrenin tüm zamanlar boyunca durağan ve ezeli olduğuna inanıyorlardı. Bu geleneksel kozmolojiyi yıkacak depremin sarsıntıları, ilk kez 1917'de, Albert Einstein Genel İzafiyet Teorisi'ni (GİT) kozmolojiye uyguladığında hissedildi. Einstein, hayal kırıklığıyla, maddenin kütle-çekimsel etkisini dengelemek için eşitliklerde ufak bir hileye başvurmazsa, GİT'nin, ezeli ve statik bir evren modeline izin vermeyeceğini keşfetti. Sonuç olarak, Einstein'ın evreni bıçak sırtında idi ve ufak bir düzensizlik bile -maddenin evrenin bir yerinden diğerine hareketi örneğin- ya evrenin genişlemesine ya da şiddetli bir biçimde içeriye doğru çekilmesine neden olacaktı. 1920'lerde birbirlerinden bağımsız olarak, Rus matematikçi Alexander Friedman ve Belçikalı astronom Georges LeMaitre, Einstein'ın modelinin bu özelliğini ciddi bir şekilde ele alarak, onun denklemlerinden hareketle genişleyen bir evreni öngören çözümlerformüle ettiler.
Sayfa 161 - İstanbulKitabı okudu
Bugün, çok az kozmolog, en azından bildiğimiz kadarıyla, evrenin sonlu bir geçmişte bir başlangıcının olduğundan şüphe eder. Bu veya şu şekilde, evrenin daima var olduğunu ileri süren alternatif görüş, temel bir çelişkiye düşer. Güneş ve yıldızlar sonsuza kadar yanmayı sürdüremezler; er ya da geç onların yakıtları bitecek ve öleceklerdir. Aynı şey bütün tersinmez fiziksel süreçler hakkında da doğrudur; onların çalışması için evrendeki enerji stoğu sınırlıdır ve bu stok sonsuza dek kullanılamaz. Bu, termodinamiğin ikinci kanunu olarak ifade edilen kanunun kaçınılmaz bir sonucudur; bu kanunu bütün evrene uyguladığınızda, nihai bir dejenerasyon durumuna doğru tek yönlü bir ilerlemenin ve maksimum entropi -düzensizlik- durumuna doğru bozulmanın olacağını anlarsınız. Bu nihai duruma şu ana kadar ulaşılmadığı için, bundan, evrenin sonsuz bir zamandan beri var olmuş olamayacağı sonucu çıkar.* Davies, “Evren sonsuzdan beri var olmuş olamaz. Sonlu bir za man önce bir başlangıcın mutlaka var olmuş olması gerektiğini bili yoruz” sonucuna varır.* Böylece, bu kez termodinamik temelli bilimsel delil, Kelam Kozmolojik Kanıtı'nın ikinci öncülünün haklılığını onaylar. Bu delil özellikle etkileyicidir, çünkü termodinamik fizikçiler tarafından pratik olarak bilimin tamamlanmış bir sahası olarak kabul edilir. Bu, burada hareket noktası olan bilimsel delilin temelinin sarsılmaz olduğunu gösterir.
Sayfa 167 - İstanbulKitabı okudu
Esasen, evrenin sebebinin Zati bir Yaratıcı olması gerektiği, makul bir şekilde iddia edilebilir. Zira başka türlü, ezeli bir sebepten zamansal bir etki nasıl çıkabilirdi? Eğer sebep, basit bir şekilde ezelden beri var olan zorunlu ve yeter şartların mekanik olarak işlemesi olsa idi, o takdirde neden sebebin etkisi de ezelden beri var olmasın? Örneğin suyun donmuş olmasının sebebi sıfır derecenin altında sıcaklığın olması ise, eğer derece de ezelden beri sıfır derecenin altındaysa; o zaman şu anda var olan herhangi bir su ezelden beri donmuş olurdu. Ezeli bir sebebin zamansal bir etkiye sahip olmasının tek yolu, ancak, eğer sebep zamandaki bir etkiyi yaratmayı özgür bir şekilde seçen zati bir failse mümkün görünmektedir. Örneğin ezelden beri oturan bir adam, ayağa kalkmayı irade edebilir; böylece, ezeli olarak var olan bir failden, zamansal bir etki ortaya çıkabilir. Aslında failde değişimi gerektirmeyecek şekilde, fail ezelden zamansal bir etkiyi irade edebilir. Böylece biz, sadece evrenin ilk sebebinin olduğu sonucuna değil, aynı zamanda onun Zati Yaratıcısı olduğu sonucuna varırız.
Sayfa 173 - İstanbul yayineviKitabı okudu
Gerçek şu ki bilim, teizmle naturalizmden çok daha iyi uyuşur. Her şeyi hesaba katarsak, teizm bilime karşı naturalizmden çok daha fazla misafirperverdir, ona çok daha iyi bir yuvadır. Gerçekten de “bilimsel dünya görüşü” diye adlandırılmayı hak eden teizmdir, naturalizm değil.
Sayfa 178 - İstanbul yayineviKitabı okudu
Reklam
“Büyük Patlama” terimi ilk olarak Fred Hoyle tarafından, FriedmanLeMaitre'nin tahmin etmiş olduğu evrenin başlangıcı için alaycı bir ifade olarak kullanılmış bir sözdür. Bu ifade, genişleme dışarıdan gözlemlenemediği için yanıltıcı olabilir. (Büyük Patlama'dan “önce”si olmadığı gibi onun “dışı” da yoktur.) Böyle bir modelde, ilk tekillikten “daha önceki bir uzay-zaman noktasının” var olmadığı doğrudur veya “tekillikten önce bir şeyin var olduğu” yanlıştır. Standart Büyük Patlama modeli böylece evrenin mutlak bir başlangıcını öngörür. Eğer bu model doğru ise o takdirde Kelam Kozmolojik Kanıtı'nın ikinci öncülü ile ilgili beklenmedik bilimsel bir doğrulamaya sahip olmuşuz demektir.
Sayfa 163 - İstanbul yayineviKitabı okudu
Michio Kaku’nun süper-sicim teorisi hakkında yazdığı son dönem ders kitabında kaydettiği gibi, “süper-sicimleri ... onaylamak için en ufak bir deneysel kanıt bulunmuş değildir”
...bütün kütleler arasındaki evrensel ölçekteki cazibe gücü olmasaydı, madde, hayatın gelişmesi için veya yıldızlar gibi uzun ömürlü sürekli enerji kaynaklarının var olması için yeterince büyük (gezegenler gibi) maddi cisimler oluşturamazdı
Paul Davies (Teorik Fizikçi)
"Eğer dünyanın en keskin zihinlileri, tabiatın derin işlerini sadece zorlukla çözebiliyorlarsa, bu işlerin sadece zihinsiz bir kaza sonucu, bir kör şans eseri olduğu nasıl düşünülebilir?"
598 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.