Yaptklarının hiç bir sorumluluğu almayan Enver ve şürekâsı!
“Vatanı ‘taht-ı işgalde ve taksim tehdidiyle karşı karşıya bir memleketin; bu keyfiyetten, şahsen ve siyaseten mes’ul zimamdarları, böyle havsalaya sığmaz hayâllerle, nasıl vakit kaybedebilirler?”
Moskova’daki İttihatçıların, Ankara’daki Hükümet nâmına, Ruslarla konuşması, asla tecviz edilemez; zira bu salâhiyet, Büyük Millet Meclisi’nce Hariciye Vekili Bekir Sami Bey’le, İktisat Vekili Yusuf Kemal Bey’e tevdi edilmiştir; bir de, Şark Cephesi Kumandanı, Karabekir Kâzım Paşa’ya!”
“— ... özüm, zehmetkeşim; zehmetkeş kısmı, Kemal’den yana olmak vâciptir; şundan ki, onun Enver gibi, siyaset kirliliği yohtur; askerlik vadisinde dersen, mukayese edilebilemez!..
"... kim derdi ki on sene zarfında Çarlık inkıraza uğrayacak, Ankara’da bâl-i içtimâda bir Meclis-i Millî, Moskova’daki Bolşeviklerden, teşrik-i mesâi ve askeri muavenet talebinde bulunacaktır! Hayret ki, hayret, hayret-i uzmâ!.."
"Enver Paşa’nın, Ankara’ya münâsip gördüğü ‘İttihat ve Terakki Kulübü’, Meclis binası olarak seçiliyor: Osmanlı mimarisine uygun; tek katlı ve kârgir bir yapı ki, henüz tamamlanmamıştır: damın başı çıplak, kiremitleri eksik; binanın içinde ayak sesleri yankılanıyor, çünkü, boş! Ahali durur mu, Ulucanlar’da inşa edilen, o ilkmektebin kiremitlerini; kucak kucak taşıdı; onlar yetmedi, bu defa, evlerinin damlarından söktüklerini getirdiler: çoluk çocuk, genç ihtiyar; kan ter içinde ve, soluk soluğa!"