Ama Fareler Uyurlar Gece sözleri ve alıntılarını, Ama Fareler Uyurlar Gece kitap alıntılarını, Ama Fareler Uyurlar Gece en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Babalar yüzlerinin derinliklerinde saklıyorlar kendilerini ve anneler, yedi bin beş yüz seksen dört kez katledilen anneler, bizim yabancılaşmış kalplerimizin acıları önünde çaresizlikten boğuluyorlar.
Sen makine başındaki, sen atölyedeki ! Sana yarın su boruları ve tencere üretmeyi bırakıp çelik miğferler ve makineli tüfekler üretmeni emrederlerse, yapacağın tek şey var: HAYIR demek !
Sen laboratuvardaki araştırmacı. Sana yarın eski yaşama karşı yeni bir ölüm icat etmeni emrederlerse yapacağın tek şey var:
HAYIR demek!
Sen mihraptaki rahip !
Sen makine başındaki, sen atölyedeki! Sana yarın su boruları ve tencere üretmeyi bırakıp çelik miğferler ve makineli tüfekler üretmeni emrederlerse, yapacağın tek şey var:
HAYIR demek!
Sen laboratuvardaki araştırmacı. Sana yarın eski yaşama karşı yeni bir ölüm icat etmeni emrederlerse yapacağın tek şey var:
HAYIR demek!
Sen mihraptaki rahip! Sana yarın cinayetleri takdis etmeni ve savaşı kutsamanı emrederlerse, yapacağın tek şey var:
HAYIR demek!
Sen Normandiya’daki, sen Ukrayna’daki, sen Frisko’daki, sen Londra’daki, sen Hoangho’daki ve sen Mississippi’deki, sen Napoli’deki, sen Hamburg’daki, sen Kahire’deki, sen Oslo’daki anne, siz yeryüzünün dört bir yanındaki, siz bütün dünyadaki anneler, sizlere yarın askerî hastanelerde hemşirelik yapacak kızlar ve yeni savaşlar için askerler doğurmanızı emrederlerse, yapacağınız tek şey var:
HAYIR demek!
Bir örümcek gittiği yere bir iplikciği öre öre sürüyüp götürür ardından, bu ipliğe güvenerek tehlikeye atabilir yaşamını, düşmeyi ve düşerken kendini tutmayı göze alabilir. Bir düştüğümüzde bizi tutacak iplik nerede?
Ve çocuklarına asla söz etme kutsal savaştan: Doğruyu söyle onlara, olanca kırmızılığıyla anlat onlara savaşı: Kanla, silahların ağzından çıkan alevle ve çığlıklarla dolup taşan doğruyu.
Gülüyoruz. Oysa ölümümüz başından beri tasarlanmış.
Gülüyoruz. Oysa çürüyüp kokuşmamız kaçınılmaz.
Gülüyoruz. Oysa çökmeden önce ayaktayız.
Bu akşam. Yarın değil öbür gün.
Dokuz bin yıl sonra. Daima.
Bir zamanlar iki insan vardı, iki yaşındayken elleriyle birbirlerine vurdular.
On iki yaşına geldiklerinde sopalarla yaptılar aynı şeyi ve birbirlerine taşlar attılar.
Yirmi iki yaşına geldiklerinde, silahlarla birbirlerine ateş ettiler.
Kırk ikisine geldiklerine, bombalar yağdırdılar birbirlerinin üzerine.
Altmış iki yaşına geldiklerinde bakterilerle saldırdılar birbirlerine.
Seksen iki yaşına geldiklerine, bu dünyadan göçüp yan yana gömüldüler.
Yüz yıl sonra solucanın biri iki adamın mezarları içinde karnını doyururken mezarlarda birbirinden ayrı iki insanın yattığını hiç fark etmedi. Toprak aynıydı. Hep aynı toprak.