Antik Mısırda Ölüm Sonrası Yaşam ve Tanrılar

E. A. Wallis Budge

En Eski Antik Mısırda Ölüm Sonrası Yaşam ve Tanrılar Gönderileri

En Eski Antik Mısırda Ölüm Sonrası Yaşam ve Tanrılar kitaplarını, en eski Antik Mısırda Ölüm Sonrası Yaşam ve Tanrılar sözleri ve alıntılarını, en eski Antik Mısırda Ölüm Sonrası Yaşam ve Tanrılar yazarlarını, en eski Antik Mısırda Ölüm Sonrası Yaşam ve Tanrılar yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
- Antik Mısır dini metinlerinin incelenmesi, araştırmacıyı, Mısırlıların tek bir Tanrı'ya inandıkları konusunda ikna edebilecektir. Bu Tanrı kendi kendine var olan, ölümsüz, görünmez, ebedi ve ezeli, her şeye gücü yeten, yüce ve sırrına erişilemez bir Tanrı'dır. Cenneti, yeryüzünü ve yer altını, her şeyi o oluşturmuş; gökyüzünü, denizi, erkek ve
- İlkel Tanrı, ailenin asil bir parçasıydı ve Tanrı'nın kaderi ailenin kaderi ile birlikte değişiyordu. Halkın yaşadığı şehrin Tanrısı, o şehrin yöneticisi olarak görülüyordu ve o şehrin insanları Tanrı'nın konumu gereği onun ihtiyaçlarını karşılamayı en az kendi ihtiyaçlarını karşılama işi kadar ciddiye alıyorlardı.Aslında kentin Tanrısı o kentin toplumsal dokunun merkezi durumundaydı ve o kentte yaşayan herkesin doğal olarak ona karşı bazı görevleri vardı. Bu görevlerin ihmalleri sonucunda acı çekme ve ceza görme kaçınılmaz oluyordu. Mısır dininin en önemli özelliği, ilkel Tanrı'nın kentte sürekli ortaya çıkıyor oluşudur. Bu nedenle, en yüce kavramların yanında yarı vahşi Tanrı fikirlerine rastlıyoruz. Aynı zamanda, Tanrıların kadın ve erkek özellikleri üstlendikleri efsanelerin temelinde bu fikir yatmaktadır. Mısırlı ve onun yarı vahşi devleti aynı düzeyde ki uygarlığa sahip diğer halklarınkinden daha iyi ya da daha kötü değildi; fakat mısırlılar,günümüzde ki kültürlü ulusların bir özelliği olduğu düşünülen gelişme, Tanrı ve öteki yaşam ile ilgili kavramlar geliştirme potansiyeli açısından diğerleri ile kıyaslandığında en ön sıralarda yer almaktaydı.
Reklam
- Farklı dönemlere ait dini metinleri yorumlayan editörler, vahşi ya da yarı vahşi atalara ait olduklarını çok iyi bildikleri pek çok batıl inançtan ya da yanlış bilgiden kendilerini kurtaramamışlardır. Bunun nedeni bu batıl inançlara inanmaları ya da hizmet ettikleri halkın bunları kabul edeceklerini düşünmedikleri değil, miras olarak kendilerine kalan geleneklere saygı duymalarıydı. Dünya üzerinde ki tüm büyük dinlerin müritleri, atalarından kuşaklar boyunca kendilerine miras olarak kalan batıl inançlardan hiç bir zaman tam olarak kurtulamamışlardır. Bu durum geçmişte ki halklar için geçerli olduğu kadar günümüzde ki halklar için de geçerlidir. Doğu'da fikirler, inançlar ve gelenekler ne denli eskiye dayanırsa o kadar kutsal olarak kabul edilirler; fakat yine de bu durum buradaki insanların yüksek ahlaki ve ruhsal kavramlar geliştirmelerini ve onlara inanmaya devam etmelerini engelleyememiştir. Mısırlıların taptıkları kendi kendini doğurmuş ve kendi kendine oluşmuş tek Tanrı fikri de bu tür kavramlar arasında yer alır.
- Mısırlılar Hristiyanlığı kabul ettikten sonra bile ölülerini mumyalamaya devam ettiler ve uzun bir süre kendi Tanrılarının özellikleri ile Yüce Tanrı'nın ve İsa'nın özelliklerini birleştirmeye devam ettiler. Eğer ölen kişinin sonsuz yaşama ulaşması isteniyorsa, bedeninin mumyalanması gerektiği fikrinden Mısırlılar hiç bir zaman vazgeçmediler; fakat Hristiyanlar, her ne kadar Mısırlılar gibi diriliş fikrini vaazlarında benimseseler de, bir adım daha ileriye gittiler ve ölüleri mumyalamaya hiç gerek olmadığını iddia ettiler. (...). Bu fikrin yayılması mumyalama sanatı için öldürücü bir darbe oldu. İçerlerinde derinlerde bir yerde var olan muhafazakarlık ve çok sevdikleri kişilerin cesetlerine yakın olma isteği nedeniyle Mısırlılar bir süre, daha eskiden yaptıkları gibi ölülerini korumaya devam ettiler. Fakat bu sanatla ilgili olarak bilinenler yavaş yavaş kayboldu, cenaze merasimler kısatıldı, dualar ölülere yazılan mektuplar halini aldı ve mumyalama geleneği geride kaldı. Bu sanatın yok olması ile birlikte Osiris inancı ve onun kutsallığı fikri de kayboldu. Osiris ölülerin tanrısından ölü bir tanrıya dönüştü. En azından Mısır'da ki Hristiyanlar için onun yeri, diriltme ve sonsuz yaşam bahşetme gücü, o dönemde dünyanın her yerinde öğretilen İsa tarafından doldurulmuştu. Hristiyan Mısırlılar Osiris'te İsa'nın ilk örneğini buldular, oğlu Horus'u emziren İsis'i gösteren resim ve heykellerde Bakire Meryem'i ve onun oğlunu gördüler. Hristiyanlık dünyada hiç bir yerde, Mısırlılar gibi, zihinleri onun öğretilerini benimseyen bir halk bulamadı.
- Yunan halkının ilk doğal inancı insanoğlunun yeryüzünden doğduğuydu. Bitki ve çiçeklerin kış bittikten sonra baharda yerden çıktıklarını gördüler ve doğal olarak insanoğlunun da benzer bir şekilde yerden çıktığı sonucuna vardılar.
"Ruhunu gökyüzü alır, bedenini ise yeryüzü."
Sayfa 172 - Ilya YayıneviKitabı okudu
Reklam
42 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.