Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Aramızdaki En Kısa Mesafe

Barış Bıçakçı

Aramızdaki En Kısa Mesafe Gönderileri

Aramızdaki En Kısa Mesafe kitaplarını, Aramızdaki En Kısa Mesafe sözleri ve alıntılarını, Aramızdaki En Kısa Mesafe yazarlarını, Aramızdaki En Kısa Mesafe yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
99 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
2 saatte okudu
Asıl öykü" ile ilgilenmeyen bir anlatıcı ve yetişkinliğe varmayan bir çocukluğun öyküleri... Aynı soyadının önünde toplanmış beş kişinin belirip kaybolan dünyası... Bu dünyada "hiçbir şey göründüğü hatta yaşandığı gibi degil, her sey hatırlandığı gibi! Barış Bıçakçı, bu kitabında çok zor bir işe kalkışıyor Çocukluğun sihirli dünyasına giriyor. Ve ustalıkla geliyor bu işin üstesinden. Çocukluk halini, çocuk duyarlılığını has edebiyatla anlatan ince, kırılgan hikâyeler kuruyor. Yepyeni bir şey bu. Türkçe edebiyatta kimse çocukluğu böyle anlatmamıştı..
Aramızdaki En Kısa Mesafe
Aramızdaki En Kısa MesafeBarış Bıçakçı · İletişim Yayınevi · 20203,385 okunma
Acı çekiyordu babam. Zihinsel bir acı. Öte yandan ona göre, zihinsel dünyasında ve günlük hayatında acı veren kopuşlar yaşamayanlar, buna cesaret edemeyenler, insanı aptallaştıran bir sürekliliğin esiri oluyor, bunun sonucunda da zamanın geçişine, yaşlanmaya ve ölmeye akıl erdiremi­ yorlardı.
Reklam
Biz çocuklarla olan ilişkilerinde belirgin bir değişiklik he­pimizin dikkatini çekmişti. Karşımızda bize doğrulan bildi­ren, yaşımızla ya da kişiliğimizle bağlantılı olarak ele alın­dığında hoş görülmesi gereken tavırlarımızı doğruluğun kı­lıcıyla budayan biri yoktu artık. Bizden bile acemi bir dinle­yici vardı sanki.
Annemle olan ilişkisini "yenileştirmek" için ne tür müca­deleler verdi bilmiyorum. Kadın erkek ilişkileriyle, özellikle de heyecanın yok olması konusuyla bütün bilimler el ele verip ilgilense yeridir bence!
Bir kadınla bir erkeğin heyecanlarının bir ürünü olarak ortaya çıkan aile­nin sonunda aynı heyecanın yok olduğu yere dönüşmesi, babamı, başka kadınlara yönelmenin dışında, zihinsel bir faaliyete de zorlamış olmalı. Yani, "Felsefenin bu konuda da söyleyecek bir şeyleri olmalı."
Babamın kız çocuğu yoktu. Anlaşılan biraz uca gidip ora­dan hayata bir bakmak ve "özgür irade sahibi" olarak kabul edilen insanı çıkmazlarıyla yüzleştirmek istemişti.
Reklam
Son cümle şaşırtıcıydı. Yazının konusundan, amacından bağımsız bir hatırlatma, bir dilek gibi duruyordu: "İnsanın dünyayla ilişkisinde aklını kullanması demek olan felsefenin bu konuda da söyleyecek bir şeyleri olmalı."
Yazının bir yerinde ailenin, insa­noğlunun içindeki ilksel (galiba babam "ilkel" sözcüğünün olumsuz çağrışımlarından uzak durmak ve katı ahlakçılığa pabuç bırakmamak için "ilksel" sözcüğünü tercih etmişti) dürtülerin ortaya çıkma, baskılanma veya yaşanma alanı ol­duğu söyleniyordu.
Sözünü ettiğim yazı kızlarıyla aşk yaşama gerginliğini ta­şıyamayan babalarla ilgiliydi. Bu aşkın fiziksel mi duygusalmı olduğu yazıda belirtilmiyordu, ama ne olursa olsun ür­kütücü bir konuydu ve yazı, insan ruhunun her yerine gir­meyi amaç edinmiş birinin cesur akıl yürütmeleri ve senar­yoları üzerinde ilerliyordu.
Kardeşimin kendisini neden değersiz hissetmiş olabileceği üzerine kafa yoruyorum. Bakkala gidip gelirken yakalanır insan belki de bu duyguya; bir çiftlik yoğurdu, iki ekmek, bir paket Maltepe alırken…
Reklam
Bir soyadının önünde toplanmış duruyoruz: ailemiz. Bir soyadının önünde tek tek isimler…
..çaresizliği kırıştırdığı alnından belli oluyor.
Anneannem üst üste o kadar çok çorap giyiyor ki sonunda çizmelerini giymesi neredeyse imkansız hale geliyor. Her sabah kapının önünde ses çıkarmadan uğraşıyor. Ayağını bazen merdivenin basamağına uzatıyor. Pijamasının paçaları çoraplarından kurtulduğunda umutsuzluğa kapılıyor, başını havaya kaldırıp kesik kesik üflüyor. Eğilip her şeye yeniden başlıyor.
Denizi de görmüştü. Daha doğrusu önce duymuştu. Kocaman bir çift kanadın çırpılışı gibiydi…
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.