Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Asılmayıp Beslenenler - Bir 12 Eylül Hesaplaşması 1

Ertuğrul Mavioğlu

Asılmayıp Beslenenler - Bir 12 Eylül Hesaplaşması 1 Sözleri ve Alıntıları

Asılmayıp Beslenenler - Bir 12 Eylül Hesaplaşması 1 sözleri ve alıntılarını, Asılmayıp Beslenenler - Bir 12 Eylül Hesaplaşması 1 kitap alıntılarını, Asılmayıp Beslenenler - Bir 12 Eylül Hesaplaşması 1 en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Selda Bağcan <3
Bir gün bizi havalandırmaya çıkarmış, ağızlarımız bantlı, ellerimiz kelepçeli soğukta sabahtan akşama kadar bekletmişlerdi. Selda Bağcan, o zamanlar bağımsızlar koğuşunun penceresinden bizi izlemiş ve çok etkilenmiş. Ertesi gün dilekçe vererek "Belki onlar gibi direnemem ama onların yanında olmak istiyorum," demiş ve yanımıza gelmişti.
"Cezaevi her şeyden önce yoksun bırakılmak demekti. Adeta içine aldığı insanların içini boşaltmak için üretilmiş bir makine gibiydi. Sizi tükettikçe yaşamını idame ettiren devasa bir makine... Neden kitap vermezler? Neden üç kişiye bir yatak düşer? Neden yataklar, başımız, çamaşırlarımız, vücudumuz bit kaynar? Neden sular akmaz, neden banyo yapamayız? Neden yemekler bu denli iğrenç kokar? Neden en temek insani haklarımızı bile istediğimizde üzerimize coplarla saldırılır, otomatik tüfeklerle ateş açılır? Neden her ziyaret saatinde farklı dayatmalar icat edip dışarıdan içimize çektiğimiz bir nebze havayı bile burnumuzdan fitil fitil getirirler? Neden bir an huzur vermezler?"
Reklam
1. Körfez Savaşı sırasında “Irak Savaşına Amerikalıların yanında girersek bir koyar üç alırız” diyerek siyasi literatüre yeni bir deyim armağan etti. Özal’ın o dönem, ABD’nin yanında savaşa girildiği takdirde, Musul ve Kerkük’ün Türkiye topraklarına katılabileceğini düşündüğü yazıldı. Turgut Özal, yine 1. Körfez Savaşı döneminde, Meclis onayı almadan ABD’ye hava sahasının açılmasının Anayasa’ya aykırı olduğu eleştirilerine, “Anayasayı bir kere delmekle bir şey olmaz” dedi. Özal hakkındaki en özlü ifade ise işçilerden geldi: Çankaya’nın şişmanı işçi düşmanı!
"Kadın-erkek eşitliği işkencede sağlanmıştı."
Bir hamile arkadaş elleri arkasında kelepçelenerek doğuma götürülmüş, orada da sorgulanmıştı. Hamile olmanız, çocuk olmanız, genç ya da yaşlı olmanız karşılaşacağınız uygulama açısından size herhangi bir ayrıcalık tanımıyordu. Devlet, işkence konusunda cinsiyet ayrımını pek dikkate almıyordu. Kadın-erkek eşitliği işkencede sağlanmıştı... Normal koşullarda hiçbir insan başkasının yanında soyunmak istemez. Bunun üzerine saldırırlar. Üzerinde hiçbir şey olmadığı bilinir ama ona rağmen çırılçıplak kalıncaya kadar zorla soymaya devam ederler... Cinsel bir şiddetti bu.
"İki seçenek vardı ve her ikisi de birbirinden beter sonuçlar doğuracaktı. Toplum, cezaevlerinde yaşananlarla ilgilenebilirdi ki, bu durumda, duvarların ardındaki travmanın dolaysız ortağı olacak ve kaçınılmaz olarak bundan nasibini alacaktı. Yaşananlara sırtını dönüp görmezlikten gelebilirdi ki, bu durumda da insani özelliklerinden önemli tavizler verecek, sosyal kimliği büyük yaralar alacaktı. Geçen yıllar, toplumun ikinci seçeneği benimsediğini gösterdi. Hemen herkes, duvarlara sırtını döndü, yükselen çığlıklara kulaklarını tıkadı. Ve eskiden toplumsal vicdan denilen bir şey vardıysa, çoktan beridir yok oldu."
"Ve cezaevlerinde dün de bugün de değişmeyen en kronik sorun, hasta tutsaklarla ilgili hiçbir insani tedbire yanaşılmamış olmasıydı."
26 öğeden 21 ile 26 arasındakiler gösteriliyor.