Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Atatürk'ün Sofrası

Oğuz Akay

En Beğenilen Atatürk'ün Sofrası Sözleri ve Alıntıları

En Beğenilen Atatürk'ün Sofrası sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Atatürk'ün Sofrası kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Atatürk eskiden beri az bir zaman müstesna- bekar yaşamış bir adam olmakla beraber bir " münzevî " değildi.
İçkisiz sofralar: Ciddi işler konuşulduğu zaman Atatürk'ün yanında kahveden başka bir şey içilmezdi. Hele alkol asla bulundurmazdı. Dr. Tevfik Rüştü ARAS
Reklam
- Açın! Kapıları ardına kadar açın! Ne var, millet görsün ve bilsin ki biz, işte böyle yemek yiyoruz, böyle içki içiyoruz!... Merak edenler önce birikirler, bakarlar; sonra görürler, anlarlar ve kendi işlerine giderler, demişti.
Gizli iş gizli kalamaz. Er geç meydana çıkar. İyisi mi başından açık olun, açık açık!
Atatürk eskiden beri az bir zaman müstesna- bekar yaşamış bir adam olmakla beraber bir " münzevî " değildi. Selanik'te Erkan-ı harbiye dairesinde işini bitirir bitirmez; yazsa Beyazkule bahçesinde kışsa muhakkak Yonyo birahanesinde arkadaşları ile birlikte bir masa başında toplanır, ara sıra havai bir konu, fakat ekseriya ciddi bir bahis açar hem bira veya rakı içilir hem de uzun uzun konuşulurdu. Askerî mahfildeki harp oyunları esnasında, nasıl topluluğa fikirleriyle, tenkidleri ile hâkim oluverirse Yonyo'da veya Beyaz Kule bahçesinde de bu vaziyeti sezilirdi . Gece gündüz durmak dinlenmek bilmeyen bu hârika adam, meselâ harp oyunlarında filan ve filan tepenin harita üstünde gösterilen rakımını tashih eder, yerine, bizzat tespit ettiği rakımı ortaya atarak tashih ettirirdi . Atatürk fikirlerini empoze ederdi amma, körü körüne diktaya gider bir adam da değildi. Ölünceye kadar, mütemadiyen kafasını işletmiş, daha doğru bir tabirle kafası işlemiş, yorulmak bilmez bir harika idi. Bu halini Cumhur reisi olduktan sonra da müşahede ettik. Onun akşam sofraları içkisiyle beraber, mutlaka bir fikir ve münakaşa sahnesiydi. Bazılarının zannı gibi, içki için kimseyi zorlamazdı... Sofra, akşamları sekiz buçuk, dokuzda başlar ve gece çok defa sabah üçe dörde, hatta beşe kadar sürerdi. (Çankaya' da) Davetliler, Atatürk yukarıdan ininceye kadar ekseriya bilardo salonunda vakit geçirirler, bilardo oyunlarını seyrederlerdi. Ali Canip Yöntem Yakın Tarihimiz Mecmuası, Cilt: 2, Sayı: 15, 7 Haziran 1962, s. 33-34.
Bir an için gözlerinizin önüne bir konferans salonunu getiriniz. konuşmacılar vardır. Dinleyiciler vardır. Orada bir kalıpçılık ve bir resmiyet de vardır. Böyle bir yerde herkesin tartışmalara rahatça katılabilmesi elbette ki mümkün değildir. Oysa bir sofranın etrafında yerken, içerken insanların cesaretleri artıp dilleri de açılmışsa oradaki
Reklam
Bugüne kadar yeryüzünde sayısız sofralar kurulup dağılmıştır; bugünden sonra da kurulup kaldırılacak bir hayli sofralar vardır. Biz bunların içinde, edebiyat tarihine mal olmuş Cemşid'in sofrasıyla felsefe geçmiş Eflatun'un sofrasını biliyoruz.
UYUMAYAN ADAM
Bir ders ve tedris yeri olan sofrasında sabahlayan Atatürk, ekseriya: "İnönü çalışıyor, ben rahat ediyorum. " derdi... Uykunun dostu değildi. Zaman zaman geçirdiği kısa hastalıkları müstesna; sabah güneşini görmeden yatağına girmez ve uyumazdı. Mektep dershanelerinde olduğu gibi kara yazı tahtası daima karşısında duran feyizli sofrası; bazı geceler uzun sürerdi. Her gece değişen davetlilerin bir kısmı mutatları haricinde maruz kaldıkları bu vaziyet karşısında yorulurlardı. Arkadaşların tahammüllerinin tükendiğini gözlerinden anlayan Atatürk; tuzlu leblebisinden veya şamfıstığından birkaç tane verir uykusunu giderirdi. Daha laubalilerini yüzlerini yıkamaya sevk ederdi. Fakat o gecenin ilhamının ortaya koyduğu mevzuyu neticeye bağlamadan yemek gelmesini emretmezdi. Sarhoşluktan hiç hoşlanmazdı. Bir ders ve tedris yeri olan sofrasında sabahlayan olan sofrasında sabahlayan Yalnız ertesi sabah erkenden işi başında bulunacak olan hükumet ricalinin diledikleri zaman sofradan ayrılmalarını daha evvelce emreder ve böyle bir hareketi pek yerinde bulurdu Alkolün tesiri altında kalanlara da fazla rahatsız olmamaları için hemen izin verirdi. Esasen sarhoşluktan hiç hoşlanmazdı. Cevat Abbas Gürer "Cevat Abbas Gürer'den Bazı Hatıralar'', Yakınlarından Hatıralar, Sel Yayınları, İstanbul
EVE TIKILMAK DOĞRU MU? Mustafa Kemal, sık sık Kristal gazinosuna uğrardı. Bir gün öteberi almış, eve dönüyordum. Baktım Kristal'de oturuyor. Beni görünce, eliyle işaret ederek yanına çağırdı: - Nereye gidiyorsun? E limdeki paketleri gösterdim: - Bunlarla evden başka nereye gidilir? - Tamam, dedi, ben de zaten kalkmak üzere idim. İyi ki geldin, beraber çıkarız. Vakıa, biraz sonra, kalktık. Fakat dışarı çıkar çıkmaz, Mustafa Kemal, fikrini değiştirdi: - Böyle güzel havada da, hemen eve gidip tıkılmak doğru mu? Ya? Haydi gel seninle Beyazkule'ye kadar ağır ağır yürüyelim. Yürüdük. Kristal'den biraz ileride -şimdi hatırladığıma göre bir Belvü gazinosu vardı. Mustafa Kemal orada bazı arkadaşlarının oturduğunu görünce dayanamadı, içeri girdi. Tabii ben de beraber...Orada epeyce kaldık. Dışarı çıktığımız zaman artık gece olınuştu. Mustafa Kemal, bu sefer de Beyazkule bahçesine gitmek reyinde bulundu. Hatırını kıramadım. Bahçeye girdik. Orada da arkadaşlara tesadüf etmiştik. O, coşkun bir nehir gibi çağlayarak söyledi ve anlattı.. Hayatımda Mustafa Kemal'le sabahladığım ilk gece bu oldu! Salih Bozok "Salih Bozok Anlatıyor", Konuşan: Salahaddin Güngör, Cumhuriyet Gazetesi, Onbeşinci Yıl, Sa;1: 5568, 10 İkinciteşrin 1939, 5. 5.
Atatürk fikirlerini empoze ederdi amma, körü körüne diktaya gider bir adam da değildi. Ölünceye kadar, mütemadiyen kafasını işletmiş, daha doğru bir tabirle kafası işlemiş, yorulmak bilmez bir harika idi.
45 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.