Attilla - Hunlar ve Roma İmparatorluğunun Çöküşü

Christopher Kelly

Sayfa Sayısına Göre Attilla - Hunlar ve Roma İmparatorluğunun Çöküşü Sözleri ve Alıntıları

Sayfa Sayısına Göre Attilla - Hunlar ve Roma İmparatorluğunun Çöküşü sözleri ve alıntılarını, sayfa sayısına göre Attilla - Hunlar ve Roma İmparatorluğunun Çöküşü kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Hunlar
Ama üstünlüklerini sağlayan şey yay ve attı. Arka arkaya atılan onların hedefini bulması karşı taraf için korkunçtu. Avrupalılar bu gerçeği ancak bin yıl sonra anlayacak ve buna önem vereceklerdir.
Sayfa 14 - YediverenKitabı okudu
Herodotos'a göre, bunlar göçebelerin karakteristik özelliklerinden bazılarıydı -modern Ingilizcede göçebeye kar şılık gelen nomad kelimesi, doğrudan klasik Yunancadaki nomades'ten gelmektedir. İskitlerin ötesinde, bozkırların bomboş genişliğinde, görünüşleri canavarlara daha yakın, alışkanlıkları itibariyle güçlükle insan sayılacak birileri ya- şıyordu. Burada yaşayan Androphagiler (kelime anlamı "insan yiyenler") insan etiyle ziyafet çekiyorlardı. Keza orada yaşayanlardan Agathsirler, kadınlarını gelişigüzel erkekten. erkeğe veriyorlar; Neuriler ise her yıl birkaç günlüğüne kurt adamlara dönüşüyorlardı. Bozkırda "doğuştan kel (hem erkekler hem kadınlar) oldukları söylenen, küçük, kalkık bu- runlu ve uzun sakallı" tuhaf bir halk daha yaşıyor ve bunlar sadece bir tür meyveli kek yiyorlardı. Herodotos'un göçebeler (nomades) hakkındaki görüşleri, gerçek dışı, tuhaf ve hayali bir karışım bilinen dünyanın uçlarında yaşayan halklara hem Yunanların hem de Romalıların atfettikleri tutum ve alışkanlıkları tam olarak ortaya koymaktadır. Bozkırlarda uygarlık baş aşağı edilmişti: Akdeniz'den uzaklaştıkça, halkları daha tuhaf, alışkanlıkları daha anlaşılmaz, toplumları daha düzensiz ve gıdaları daha az işlenmiş olu yordu.
Sayfa 37
Reklam
Düşünmeye sevk eden bu sonuçlara ulaşma cesaretinden dolayı Priscus'un Attila Tarihi istisnadır. 4.-5. yüzyıl Roma literatüründe, sınırların ötesinde yaşayanlar hakkında bir tür dengeli anlatı sunmaya teşebbüs eden, istekli bir yazar bulmak nadirdir. Şüphesiz Priscus. Hunların daha önyargısız bir portresini sunarken, Tuna saldırılarındaki vahşetlerini önemsiz gibi gösterme niyetinde değildi, Attila'yı hoş görme arayışında da değildi; daha ziyade Hunlar ve Romalılar arasındaki iyi ve kötü, uygarlık ve barbarlık, erdem ve tiranlık arasındaki çatışmalardan çok daha karma- şik olduğunu göstermeyi amaçlıyordu. Olayların siyah beyaz açıklamaları, ilk bakışta ne kadar cazip görünse de her zaman yanlış olması muhtemeldi. Bu yaklaşım bütün okurları tarafından beğenilmeyebilirdi. Çoğu Romalı için, Hunlan, kültürsüz, uygarlaşmamış ve ıslah edilemez şekilde yabancı; liderlerini güvenilmez, ahlaksız ve vahşi şekilde dengesiz olarak düşünmek huzur vericiydi. Priscus'un Tarih'i, Tuna'nın ötesindeki dünyanın daha incelikli ve kasten daha rahatsız edici bir betimlemesini sunuyordu. Sonuçta düşmanlarımızı her zaman dinsiz barbarlar olarak düşünmek rahatlatıcı bir şeydir. Düşmanlarımızın bizim gibi olduklarını öğrenmek ise asla kabul etmek istemeyeceğimiz bir husus olarak rahatsızlık vericidir.
Sayfa 197
"Hunlar! Pek çok ulusa karşı zaferlerinizden ve dünyayı fethettikten sonra buradasınız... Savaş sizin için hayat tarzından başka ne ki? Cesur bir adam için intikamı kendi eliyle almaktan daha tatmin edici ne olabilir? Tabiat bizim üzerimize bu ağır görevi yük lüyor. Ruhlarımızı şiddetli bir öç ateşiyle doyurmak gibi şevkle haydi düşmana saldıralım, çünkü savaşta saldıranlar her zaman daha cesurdur... Yaralılar ödül olarak düşmanlarının ölümünü istesinler; sağ salim zarar görmeyenler, öldürdükleri düşmanla övünsünler... Düşmana ilk mızrağı ben atacağım. Şayet her- hangi bir asker, Attila savaşırken, hareketsiz kalabiliyorsa, o zaman, o zaten ölmüş olmalıdır."
Sayfa 245 - Katalonya Savaşı'nda Attila'nın konuşması
Priscus, Roma İmparatorluğunu yıkmaya kararlı, kana susamış bir barbarla karşılaşmak için yola koyulmuş. tu. Gerçek, keşfettiği üzere, bundan hayli farklıydı. Hunlar, basitçe, klasik kültürün zarafetiyle ortak hiçbir şeyi olmayan nomades olarak tanımlanamazlardı. Attila şaşırtıcı bir şekilde uygardı ve uluslararası politikanın tehlike arz eden kurnaz bir oyuncusuydu. Onun Roma kentlerine saldırıları amaçsız birer yıkım hareketi değildi. O saldırılar, güvenlik için, savaşmaktansa ödeme yapmaya fazlasıyla alışmış bir imparatorluğu zorlamaya yönelik dikkatli bir stratejinin parçasıydı. Priscus'un hikâyesinde, ahlaki olarak sorgulanması gerekenler -kötü bir şekilde planlanmış bir suikastin kılıfı olarak diplomatik dokunulmazlığı kullanmaya hazırlıklı olan- II. Theodosius ve danışmanlarıydı.
Sayfa 288