En Beğenilen Aydınlanma Felsefesi kitaplarını, en beğenilen Aydınlanma Felsefesi sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Aydınlanma Felsefesi yazarlarını, en beğenilen Aydınlanma Felsefesi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Ahmet Cevizci
Aydınlanma, genel olarak insanların akıl ve bilimin rehberliğinde kendi düşüncelerini özgürce ifade etme ve sorgulama süreci olarak tanımlanır. Ancak Aydınlanma'nın doğası hakkında farklı görüşler bulunmaktadır. Kimi insanlar Aydınlanmayı bir ideoloji olarak görürken, kimileri bir süreç veya düşünsel-pratik süreçler bütünü
Akıl, ona göre hakikate erişmenin insana tanrı tarafından verilmiş imtiyazlı bir aracı değildir. D. Hume'a göre, deneyimden yardım görmeyen akıl insanı sadece yanıltır. Düşüncemiz sınırsız hürriyete sahip görünüyor olsa da daha yakından incelersek çok dar sınırlar içinde kaldığını ve zihnin bu yaratıcılık yeteneğinin, duyuların verdiği malzemeleri birleştirmek, yerlerini değiştirmek, büyütmek ya da küçültmek yetisinden başka bir şey olmadığını görürüz. Altın bir dağ düşündüğümüzde, sadece daha önceden tanıdığımız iki tutarlı ideayı, altın ve dağı birleştiririz
İnsan doğası, adaletsiz bir eylemin temin edebileceği yakın veya doğrudan çıkara, adaletten elde edilecek uzun vadeli ama gerçek ve büyük bir faydadan vazgeçmek pahasına yönelecek şekilde zayıflık gösterir. Bu Hume'a göre, insanoğlunun telafisi olsa bile tedavisi olmayan bir zayıflığıdır.
Ateizmin nihilistik sonuçlarından korkan, bundan hareketle ateistlerin düzen bozan davranışlarda bulunma ihtimallerinin inananlardan çok daha yüksek olduğunu savunan Voltaire şöyle demektedir: Avukatımın, terzimin, hizmetçilerimin ve hatta karımın Tanrı'ya iman etmesini isterim, korkarım ki ancak böylelikle daha az soyulup daha az boynuzlanacağım.
"Sadece gördüklerimizden emin oluruz; başka hiçbir şeye değil, fakat delile başvururuz; bir sistemimiz varsa eğer, bu sistem olgular üzerine kurulmuştur; kendimizde ve başka her yerde hiçbir şeyi değil, fakat maddeyi algılar, onu görürüz. Öyleyse, buradan hareketle, maddenin hem hissedebildiği ve hem de düşünebildiği sonucuna varmaktayız; evrenin hareketinin mekanik yasalara göre gerçekleştiğini, bütünün maddenin özelliklerinden doğduğunu, onun birleşiminin etkisi, maddedeki değişimin dolayımsız sonucu olduğunu görüyoruz; şu halde, fenomenlerin doğanın sunduğu açıklamasıyla yetiniyor; başka bir açıklama aramıyoruz. Her şeyin birbiriyle bağlantılı olduğu, her sonucun onu zorunlu yasalara göre meydana getiren, bilinir ya da bilinmedik doğal bir nedene bağlandığı, tek bir dünya tasarlayabiliriz; kısacası, kanıtlabilir olmayan hiçbir şeyi olumlamıyoruz."
Modernite denilen siyasal-projenin temeli, herkesin malumu: Aydınlanma. Sırf bu kavramı anlamak için okudum. Lakin, Locke, Kant, Leibniz'i falan bizzat kaynaktan okumak lazım. Anlaşılmıyor böyle. Ama, Ahmet hocanın kitapları yine de iyidir. Puan olarak 10/10 veriyorum. Duru bir Türkçe var. Felsefeseverlerin ve sosyal-bilimcilerin kesinlikle okumasını tavsiye ederim.