Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Aydınlık

Henri Barbusse

Aydınlık Gönderileri

Aydınlık kitaplarını, Aydınlık sözleri ve alıntılarını, Aydınlık yazarlarını, Aydınlık yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
288 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 saatte okudu
Aydınlık, ünlü Fransız yazar Henri Barbusse'ün, kişisel serüveninden de izler taşıyan romanı. Fransız milliyetçiliğine ve genel olarak her türlü şovenizme keskin eleştiriler yönelten yazar, sistemin alt kademelerinde, yalıtılmış bir hayat süren küçük burjuva bir fabrika memurunun zihinsel aydınlanma sürecini anlatıyor.
Aydınlık
AydınlıkHenri Barbusse · Yordam Kitap · 202246 okunma
Gençliğime acımıyorum, gençliğimin inançlarından ötürü de pişmanlık duymuyorum. Şimdiye kadar, sadece yaşayarak vakit öldürdüm. Gerçek gücü gençliktir insanoğlunun, oysa gençlik­ te her şeyin aslını görebilmek, fark edebilmek çok zor. Yeni olan her şeye aşırı bir düşkünlüğü var gençliğin, hayatın özüne ters olan şeylerdeki sertliğe imreniyor.
Reklam
Görmek konuşmak sayılır, konuşmaktan öte bir şeydir ayrıca. Söz görülen şeyin uzantısıdır. Işıklı yaratıklar değiliz; karanlık yaratıklarız. Gece hastınnca gözlerimizi yumuyoruz, gün ışığı­ nın kaybolduğu noktada boşluğa uzatıyoruz ellerimizi; sadece dudaklarımızda şekillenen sözleri yaşıyoruz; gerçek, insanların diliyle anlam kazanıyor.
Dünyayı çepeçevre kuşatan karanlık bir gecenin başlangıcın­dayız. Yarın uyanabilecekmiyiz, mesele bunda. Kurtuluş yolun­ da tek ışık var bulduğumuz; gecenin ne olduğunu, ne olmadığını öğrendik artık, karanlığı tanıyoruz. Fakat inancımızı nasıl anla­ tacağız bu karanlıkta? Uyarıcılar azınlıkta, en çok harcananlar da tek geçerli ideali nefretle uzaklaştırıyorlar kendilerinden, inancımızın doğruluğunu nasıl anlatacağız bu karanlıkta!
Gerçeği bulmak kurtardı bizi, o hayat verdi ikimize de. İnsan duygularının en yüce olanı şefkattir; saygıyı, gerçekçiliği ve aydınlığı getirir insana. Anlamak, gerçeğe ulaşmak, yani sev­ mektir; sevmek demek, tanımak ve anlamaktır.
Başka bir insanın kişiliğinde ve benliğinde hayatı anlamak ve sevebilmek. İşte insanoğlunun hayattaki en büyük görevi, yara­tabileceği en büyük mucize budur; insanoğlu sadece bir kişiyi bu kadar yakından tanıyıp sevebilir. Dünyamızda sadece tek kom­şusu vardır her insanın.
Reklam
İç dünyamızı aydınlığa çıkarabilmek kutsal bir şeyin peşin­ den yürümeye bağlıysa eğer ve eğer hayatı herkese eşit ölçülerle paylaştırmak gerekiyorsa, gerçeğin peşinden yürüyelim.
Aydınlığın derinliklerle kesiştiği noktada bir melek yüzüyle gülümsüyor. O kadar yakınındayım ki, daha da yaklaşmak için diz çökmek gerekiyor. Islak yüzünü öpüyor, dudaklarını dudak­larıma bastırıyorum. Eli avuçlarımda.
(Yalnızlık yüzünden kiliseye sığınmıştım. İnsan ihtiyaç duy­mayınca Tanrı'ya da inanmıyor. Her şeyden yoksunken, inandı­ ğını sanarak kendini avutuyor. Artık istemiyorum.) İşte böyle diyor Marie... Zayıflar ve putperestler hayal peşinde koşabilir ancak, ilaç niyetine sarılırlar hayallere. Öbürleri görü­ yor ve konuşuyorlarsa, bu kadarı yeter onlara.
Topluluklar halinde ya da tek tek yolculuklar çoğalıyordu cepheye. Hesaplı kitaplı bir ayıklama sistemi, bazen de gitmek istemeyenleri jandarma zoruyla koparıp alıyordu kadınlarının yanından ve gün geçtikçe, kadınların yanında görmeye alıştığı­ mız erkek çehreleri eksiliyor, ortalıktan kayboluveriyorlardı.
Reklam
Eve döndük, odamızda baş başa kalınca Marie'ye yaklaştım: - Ben, dokuzuncu gün yola çıkacağım, Motteville'deki mer­ keze teslim olacağım. Kuşkulu gözlerle süzdü beni. Aynalı dolaptan seferberlik cüzdanıını çıkardım ve masaya oturup önüme açtım. Birbirimize sımsıkı kenetlenerek, hangi gün yola çıkacağıını bildiren kırmızı kağıdı okuduk ve ikimiz de yeni okuma öğrenen çocuklar gibi, kağıtta yazılanların tümünü tek tek heceledik.
Avusturya, Sırbistan, karşılıklı ültimatomlar ve Rusya işin içi­ ne karıştı. Savaşılacağı fikri kısa zamanda herkesin kafasında yer etti. Ve bu, insanların, çalışmasını bile geniş ölçüde etkiledi, yavaşlattı ve isteksizlik verdi onlara. Savaş artık evlerin içinde, kapıların ve pencerelerin ardındaydı.
Sayfa 106Kitabı okudu
Savaş geliyor, diyor bana Benoit, bir Temmuz akşamı, kendi­ mizi koyu bir sohbete kaptırdığımız sırada söylüyor bunu. - Olmaz öyle şey, diyerek karşı çıkıyor Crillon. Günün birinde gene savaş patlayacak, biliyorum, dünya kurulduğundan beri hep savaş belası var başımızda; gene güm­ bürtü kopacak elbet. Fakat şimdi, böylesine büyük ve olağanüstü bir şey? Yok canım, aslı astarı yok, olmaz öyle şey.
Ah! Erkeklerin sevgisi ve kadınların güzelliği çok gelip geçici, kalıcılığı olmayan şeyler bizim dünyamızda, ama gene de biz aşklarımızla, onlar güzellikleriyle doğruluyoruz hayatlarımı­zı.
594 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.