Maupassant'ın kendi yaşamından da izler taşıyan romanı Bel - Ami. 19. yüzyılın en önemli romanlarında biri olarak geçiyor. Bel - Ami. Okurken sinir krizleri geçirseniz de durumlar karşısında gülmeden de edemiyorsunuz. Hem eleştiri yapıyor hem güldürüyor diyebilirim. Kalemi oldukça güçlü sanırım yazar bu gücün farkında olarak hiçbir şeyi saklamadan, eğip, bükülmeden yazmış.
Konusu kısaca şöyle ;zengin olma hırsıyla doğduğu köyden ayrılıp Paris'e gelen Duroy'un zengin olmak için yaptıkları, zenginlik basamaklarını hızla tırmanarak büroksaninin en üst sevilerine kadar erişimini okuyoruz kısaca.. Duroy'un hikayesi gibi görünse 'de aslında 19.yüzyıl Fransız yaşamını, insanların siyaset ve çıkarları için ne kadar ileri gidebilecekleri, bürokrasi dediğimiz şeyin rezilllikten başka bir şey olmadığını okuyoruz. Evlilik, kadın erkek ilişkileri, dinin evlilikteki yeri, basın-yayın organları şarjın siyaset üzerindeki etkisi... Kitap bir yükseliş hikayesi etrafında bize 19.yüzyıl Fransa'sında gezintiye çıkarıyor resmen.. Bugün bile hala övgüyle bahsedilen pek çok Avrupa ülkesinin iç yüzünü oranın yazarlarından öğreniyoruz aslında. 19 yüzyıl Fransa'sında bakacak olursak hiçbir tarih kitabında bu kitapta geçen şeyleri göremeyiz. Günlük yaşamı anlatan romanların, hikayelerin çoğu zaman için tarih kitaplarından daha net ve tarafsız bilgi verdiği kanaatindeyim ben.
Diğer yandan kitabı okurken biraz Emile Zola'nın Meyhane ve Nana kitaplarına benzettim. İki yazar çok yakın arkadaşlarımı. Acaba yazarken birbirlerinden etkilendiler mi yoksa her ikiside aynı dönemi yazdığı için mi bu benzerliği hissettim bilemedim