Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

En Yeni Ben Ozzy Sözleri ve Alıntıları

En Yeni Ben Ozzy sözleri ve alıntılarını, en yeni Ben Ozzy kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Benim ihtiyar bir müzik grubuna katılmaya çalıştığımı öğrendiğinde, ses düzeneği satın almam için yardım etmeyi teklif etti. Bugün sebebine dair hiçbir fikrim yok; bir amfi ve iki hoparlöre 250 sterlin borç vermeyi boş verin, maddi gücü sofraya yiyecek koymaya bile zar zor yetiyordu. O günlerde eğer bir ses düzeneğiniz yoksa solist olduğunuzu söyleyemezdiniz. Davul seti olmadan sahneye çıkmayı deneyen davulcu gibi olurdu hâliniz. Benim ihtiyar bile bunu biliyordu. Beni alıp Birmingham'daki Rum Runner gece kulübünün yanındaki George Clay'in müzik aletleri dükkânına götürdü ve elli vatlık bir ses sistemi seçtik. Umarım babam bunu yaptığı için ona ne kadar minnettar olduğumu biliyordur. Sonuçta, dinlemek için tüm vaktimi harcadığım müzikten hoşlanmazdı bile. Bana şöyle demişti: "Sana Beatles hakkında bir şey söyleyeyim, evlat. O heriflerin işi çabuk bitecek. Düzgün bir melodileri bile yok. Barda o lanet zımbırtıları söyleyerek insanları coşturamazsın." Beatles'ın düzgün melodileri olmadığını düşünmesi beni bitirdi. Taxman? When I'm Sixty-four? Bu melodileri beğenmemek için sağır olmanız gerekir. Sorununun ne olduğunu anlayamadım. Yine de bu konuda onunla tartışmadım, hele de bana 250 sterlin uçlandıktan sonra.
Sayfa 71 - Pegasus YayınlarıKitabı okudu
Komik olan, hiç de ahım şahım bir kavgacı olmamamdı. Bir korkak gibi yaşamak, kahraman olarak ölmekten iyiydi; benim sloganım buydu. Fakat her nedense o günlerde o boğuşmalara bir şekilde bulaşıyordum. Sanırım sürekli kavga arıyormuş gibi gözüküyordum. Son büyük kavgam, Digbeth yakınlarındaki bir başka bardaydı. Nasıl başladığı konusunda hiçbir fikrim yok, ama bardakların, kül tablalarının ve sandalyelerin mekânın her tarafına uçuştuğunu hatırlıyorum. Çok sarhoştum, bu yüzden herifin teki geriye, üzerime doğru düşünce, onu diğer tarafa doğru sertçe ittim. Fakat herif kendini topladı, kızgın bir suratla bana dönüp, "Bunu yaptığına pişman olacaksın, tatlım," dedi. "Neyi yaptığıma?" dedim tüm masumluğumla. "Benimle şu lanet oyunu oynama." "Peki, bu oyuna ne dersin?" dedim ve ona kafa atmayı denedim. Şu iki şey olmasaydı bunu yapmak makul olabilirdi: Birincisi, sallanırken devrildim; ikincisi, herif işten çıkmış bir aynasızdı. Hatırladığım bir sonraki şey, yerde yüzüstü yatarken ağzımda bar halısı olduğu ve tepemden gelen, "Az önce bir polis memuruna saldırdın, seni ucube. Tutuklusun," diyen sesti. Bunu duyar duymaz hemen zıpladım ve pergelleri açtım. Fakat aynasız da ardımdan koştu ve bir ragbi çalımıyla beni kaldırıma serdi. Bir hafta sonra şişkin bir dudak ve morarmış iki gözle mahkemedeydim. Şansıma cezam keseme göreydi. Fakat bu beni düşündürdü: Gerçekten hapishaneye dönmeyi istiyor muydum? Boks günlerim böylece sona erdi.
Sayfa 70 - Pegasus YayınlarıKitabı okudu
Reklam
O gece kapımın eşiğindeki tuhaf, kadife pantolonlu herifle aramızda geçen konuşmayı kelimesi kelimesine hatırlıyormuş gibi yapmayacağım, fakat şu şekilde geliştiğinden oldukça eminim: "Demek konsere çıkacaksınız, öyle mi, Terence?" "Arkadaşlar bana Geezer der." "Geezer?" "Evet." "Benimle kafa mı
Sayfa 67 - Pegasus YayınlarıKitabı okudu
1966 yılında hapisten çıktığımda kışın ortasıydı ve hava buz gibiydi. Gardiyanlar hâlime acıyıp bana eski bir palto verdiler, ama berbat bir şekilde naftalin kokuyordu. İçinde eşyalarımın olduğu plastik torbayı getirip masaya koydular. Cüzdan, anahtarlar, sigara. Başka bir evrenden gelen bir zaman kapsülü gibi, eşyalarını otuz yıl sonra almanın nasıl bir şey olduğunu düşündüğümü hatırlıyorum. Birkaç formu imzaladıktan sonra, kapının kilidini açıp üzeri dikenli tellerle kaplı kapıyı çektiler ve ben dışarıya, caddeye çıktım. Özgür bir adamdım ve hapishanede taciz edilmekten, dayak yemekten kurtulmayı başarmıştım. O hâlde neden kendimi bu kadar üzgün hissediyordum?
Sayfa 64 - Pegasus YayınlarıKitabı okudu
Benim ihtiyar kefaletimi ödememekle çok iyi bir iş yapmıştı. Winson Green'den çıktıktan sonra tekrar hapse girmeyi istememe olanak yoktu, zaten bir daha da girmedim. Nezarethaneye girdim, evet, ama hapishaneye asla. Şunu da söylemeliyim, birkaç defasında ucundan döndüğüm de oldu. Hapiste yatmış olduğum gerçeğinden gurur duymuyorum, ama bu da
Sayfa 63 - Pegasus YayınlarıKitabı okudu
1964'te hiç beklenmedik bir şey oldu. Keyif aldığım bir iş buldum. Her ne kadar tesisatçılıkta, araba kornalarını akort etmekte, site inşasında çalışmakta ya da kovulduğum diğer yarım düzine berbat işte beceriksiz olsam da, hayvan öldürme işinde doğal bir beceriye sahiptim. Bir mezbahanın içini gören normal bir insanın vejetaryen olacağı söylenir. Ben öyle değildim. Bununla birlikte bu iş bir eğitimdi. Kısa zamanda küçük parça unlu tavuklar ve küçük hamburgerler şeklinde inekler olmadığını öğrendim. Hayvanlar büyük, kokan, lanet yaratıklardı. Bence et yiyen her insan neler döndüğünü görmek için hayatında en az bir kere bir mezbaha ziyareti yapmalı. Bu kanlı, pis ve kokuşmuş bir iş.
Sayfa 54 - Pegasus YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Belli ki, Beatles'ın ilk albümü Please Please Me'yi de satın alabilmek için para biriktirmeliydim. Ardından A Hard Day's Night piyasaya çıktığında satın almak için plakçının kapısında sıraya ilk girenlerin arasındaydım. Beatlemania sayesinde fabrikada çalışmak istememem normal gözüküyordu, çünkü John Lennon ve Paul McCartney de
Sayfa 53 - Pegasus YayınlarıKitabı okudu
Vaktimi hayali grubum ve köpeğimle harcamadığım zamanlarda, Teddy Boys'la takılırdım. Teddy Boy hadisesi benim zamanımdan biraz evveldi. Bu yüzden uzun paltolar ya da brothel creepers tipi ayakkabılar giymedim. Ama müzik kutularında çaldıkları müziklere bayılırdım. Haftalarca Paul & Paula'nın Hey Paula isimli şarkısını söyledim. Bu
Sayfa 52 - Pegasus YayınlarıKitabı okudu
Müzik piyasasında gerçek bir iş bulmak hayalden başka bir şey değildi. Bu da mesela astronot ya da dublör olmak ya da Elizabeth Taylor'ı yatağa atmak gibi imkânsız bir şeydi. Ama yine de aile kutlamalarında Living Doll adlı şarkıyı söylediğim günden beri, bir grup kurma fikrim vardı. Hatta bir süre insanlara Black Panthers isimli bir grubun üyesi olduğumu söyleyip hava attım. Hiçbir halt değildim. "Grubum", üzerinde "The Black Panthers" yazılı boş bir gitar kutusundan başka bir şey değildi (Bahçedeki kulübede bulduğum emülsiyon boyasıyla yazmıştım). Her şey hayalden ibaretti. Eskiden de insanlara köpeğim olduğunu anlatırdım: Bir kablonun ucuna bağladığım, bir kovanın içinde bulmuş olduğum bir Hush Puppy'ydi. Aston'ın sokaklarında elimde boş gitar kutusu, bu eski sikik ayakkabıyı çekiştirip, bir çeşit Mississippi'li blues'cu olduğumu düşünerek dolaşırdım. Başka herkes kahrolası bir deli olduğumu düşünürdü.
Sayfa 51 - Pegasus YayınlarıKitabı okudu
"Beş ay sonra altın saat kazanacağım. Buradaki otuz senemi doldurmuş olacağım." Burada otuz sene geçirme fikri bende Rusların tepeme bombayı bırakıp beni bu çileden kurtarmaları arzusunu uyandırıyordu. "Eğer altın saat konusunda bu kadar takıntılıysan lanet olası bir kuyumcudan yürütseydin. Yakalansan bile bu pislik çukurunda geçirdiğin zamanın onda birini geçirirdin." "Tekrar söyle, evlat." "Yok bir şey." "Ne?" "YOK BİR ŞEY."
Sayfa 51 - Pegasus YayınlarıKitabı okudu
91 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.