Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Öne Çıkan Ben Ozzy Gönderileri

Öne Çıkan Ben Ozzy kitaplarını, öne çıkan Ben Ozzy sözleri ve alıntılarını, öne çıkan Ben Ozzy yazarlarını, öne çıkan Ben Ozzy yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
496 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
8 günde okudu
Biraz Benden, Biraz Ozzy'den...\m/
2019 Yılında okuduğum en iyi üç kitaptan birisi kesinlikle “Ben Ozzy”dir. Kitabı okurken Ozzy’nin hala nasıl hayatta olduğuna şaşırıyorum. Sınırları zorlamanın ötesinde sınırları zorlamak, akla hayale gelmeyecek şeyleri yapıp, aynı şekilde bunlara maruz kalmak. Akıl ve mantığın birleştiği noktada Ozzy Osbourne’a ulaşmanın imkanı yoktur. Mantıksız
Ben Ozzy
Ben OzzyOzzy Osbourne · Pegasus Yayınları · 201184 okunma
Ozzy Gururla Sunar... :)))
"Kitapta adı geçen kişilerin anıları benimkilerle aynı olmayabilir. Onlarla tartışacak değilim. Geçen kırk yılda içki, kokain, LSD, Quaalude, yapıştırıcı, öksürük şurubu, eroin, Rohypnol, Klonopin, Vicodin ve bu dipnotta sayamayacağım daha bir sürü başka malzemeyle kafayı buldum. Hepsini aynı anda kullandığım da oldu. Şöyle diyelim; ben lanet olası Ana Britanicca falan değilim. Okuyacaklanız, yaşam öykümü sorduğumda beynim dediğim jöleden damlayanlardır. Ne eksik ne fazla..."
Sayfa 17 - Pegasus, 2.Baskı, Çeviri: Köksal GülerkayaKitabı okudu
Reklam
Babam daima, bir gün büyük bir şeyler yapacağımı söylerdi. "İçimde bir his var, John Osbourne," derdi birkaç biranın ardından, "ya çok özel bir şey yapacaksın ya da hapse gireceksin." İhtiyar haklı çıktı. On sekizinci yaş günümden önce hapisteydim.
Sayfa 21 - Pegasus YayınlarıKitabı okudu
Bob Marley /Black Sabbath
Bob Marley ile tanışma fırsatı yakaladık... Esrar dumanından başı görünmüyordu. Şimdiye dek gördüğüm en büyük en kalın esrarlı sigarayı içiyordu. Canlı söyleyemez, canlı söyleyemez, hiç kimse kafası bu kadar iyiyken canlı performans sergileyemez diye düşünüp duruyordum. Ama hayır performansı canlı sergiledi. Hemde kusursuzca.
Sayfa 230 - PegasusKitabı okudu
Pazar günü benim için haftanın en kötü günüydü. Sürekli eğlenmek isteyen bir çocuktum ve o zamanlar bunu Aston'da bulmak pek mümkün değildi. Sadece gri bir gökyüzü, köşebaşı barları ve seri üretim bantlarında hayvanlar gibi çalışan hasta yüzlü insanlar vardı. Gerçi işçi sınıfı gururu hüküm sürüyordu. Hatta insanlar evlerinin dışını, lanet olası Windsor Şatosu'nda yaşadıklarını hissettirsin diye sahte briketle kaplarlardı. Tek eksikleri evlerinin çevresindeki hendekler ve asma köprülerdi. Evlerin çoğu tıpkı bizimki gibi sıra hâlindeydi, yani taş cephenin bittiği yerde çakıl taşı kaplı duvarlar başlardı. Çok kötü görünürdü.
Sayfa 24 - Pegasus YayınlarıKitabı okudu
Ama en azından karar vermiştim, büyüyüp çocuk sahibi olduğumda onlara, "Herhangi bir probleminiz olduğunda annenize ya da babanıza gelmekten korkmayın. Neyin doğru, neyin yanlış olduğunu biliyorsunuz, eğer herhangi birisi hoşlanmadığınız bir biçimde vücudunuza dokunacak olursa bize söylemekten çekinmeyin", diyecektim. İnanın eğer çocuklarımdan herhangi birine böyle bir şey yapıldığını öğrenirsem kan çıkar.
Sayfa 34 - pegasusKitabı okudu
Reklam
"Tanrı dedikleri herife inanmadığım gibi, üç diş çatallı ve iki boynuzlu Şeytan denilen bir herife de inanmıyorum. Ama inanıyorum ki gündüz var, gece var, iyi var, kötü var, siyah var, beyaz var. Eğer bir tanrı varsa, o doğadır, eğer bir şeytan varsa o da doğadır."
Sayfa 354 - Pegasus, 2.Baskı, Çeviri: Köksal GülerkayaKitabı okudu
Okulda beni dövmeyen tek çocuk Tony Iommi'ydi. Benden bir sınıf üstteydi ve herkes onu tanırdı, çünkü gitar çalıyordu. Beni hiç dövmedi, ama yine de ondan korkardım: Benden iriydi, yakışıklıydı ve tüm kızlar ondan hoşlanırdı. Üstelik onu kimse dövemezdi. Adamı yere seremezdiniz. Benden büyük olduğu için birkaç kez hayalarımı tekmelemiş ya da sopayla vurmuş olabilir, ama daha fazlası olmamıştır. Okulda onunla alakalı olarak en iyi hatırladığım şey, yılbaşı hediyelerimizi okula getirmemize izin verdikleri gündür. Tony parlak kırmızı elektro gitarını getirmişti. Hayatımda gördüğüm en havalı şey olduğunu hatırlıyorum. Daima bir enstrüman çalmak istemişimdir, ama ne ailemin bana bir tane alacak parası oldu ne bende öğrenecek sabır. Bendeki dikkat süresi beş saniyeydi. Ama Tony gerçekten iyi çalıyordu. İnanılmazdı, tam da o yetenekli tiplerden biriydi; bir gayda verseniz birkaç saat içerisinde size bir blues riffi çalmayı öğrenirdi. Okuldayken Tony Iommi'nin ileride ne olacağını hep merak ederdim. Ama yollarımızın tekrar kesişmesi için birkaç yılın daha geçmesi gerekiyordu.
Sayfa 35 - Pegasus YayınlarıKitabı okudu
Bu, sigarayla yaşadığım tek kötü deneyim değildi. Bu olaydan kısa bir süre sonra başka bir akşam, Lodge Caddesi'ndeki evimizde kendi odamda sigara içtiğimi hatırlıyorum. Sonunu sabah içebilmek için ucundan koparmıştım. Birkaç saat sonra öksürerek uyandım. Her yer duman olmuştu, Lanet olsun, evi yaktım, diye düşündüm! Ama yere baktım ve kül tablasındaki sigaranın yanık bile olmadığını gördüm. Bilmediğim şeyse babamın bardan eve biraz neşeli gelmiş ve evin içinde sigara içmekte olduğuydu. Ama sigarasını söndürmek yerine kanepenin üzerine düşürmüştü. Yastıklardaki tüm süngerler için için yanıp o korkunç kara dumanı eve salmışlardı. İlk yaptığım şey alt kata, oturma odasına koşmak oldu. Babamı akşamdan kalma bir hâlde ve suçluluk duygusu içinde buldum. Annemin gözlerinden yaşlar akıyordu ve benden daha fazla öksürüyordu. "Jack Osbourne," dedi tükürükler arasından. "Sen burada ne halt ed..." Ardından öyle şiddetle öksürdü ki takma dişleri ağzından fırladı ve camı kırıp dışarı uçtu; dışarıdaki dondurucu soğuk alevlerin âdeta bir şenlik ateşi gibi harlanmasına neden oldu. Gülsem mi ağlasam mı bilemedim. Neyse, annem bahçeye dişlerini almaya gittiğinde babamla yangını söndürmeyi bir şekilde başardık. Ama ev haftalarca kötü koktu.
Sayfa 43 - Pegasus YayınlarıKitabı okudu
1948 yılında doğdum ve Lodge Caddesi'ndeki sıra evlerden 14 Numara'da büyüdüm. Babam John Thomas, Witton Lane dek GEC fabrikasında, gece vardiyasında alet tamircisi olarak çalışıyordu. Herkes ona Jack diyordu; bu o zamanlar nedense John adı için sıkça kullanılan bir lakaptı. Bana sık sık savaştan bahsederdi; 1940'ların başlarında Gloucestershire'daki King's Stanley'de çalıştığı zamanlardan mesela. Almanlar, seksen kilometre ötedeki Coventry'nin altını üstüne getirmek için her gece bomba yağdırırmış. Havadan öyle güçlü patlayıcılar ve paraşüt mayınları bırakırlarmış ki, patlamaların yarattığı aydınlık sayesinde babam karartma sırasında bile gazetesini okuyabiliyormuş. Çocukken bunun nasıl ağır bir yük olduğunu anlayamazdım. Düşünsenize; insanlar sabah olduğunda evlerinin temelleri üzerinde durup durmayacağını bilemeden uykuya dalıyorlar.
Sayfa 24 - Pegasus YayınlarıKitabı okudu
93 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.