Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Benim de Söyleyeceklerim Var! (Üç)

Umut Sarıkaya

Benim de Söyleyeceklerim Var! (Üç) Gönderileri

Benim de Söyleyeceklerim Var! (Üç) kitaplarını, Benim de Söyleyeceklerim Var! (Üç) sözleri ve alıntılarını, Benim de Söyleyeceklerim Var! (Üç) yazarlarını, Benim de Söyleyeceklerim Var! (Üç) yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
234 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Ve
Umut Sarıkaya
Umut Sarıkaya
'nın Benim de Söyleyeceklerim Var serisi okuma macerası 3. ve son kitapla sona erdi. Okurken çok güldüm, fazla düşünmedim (Yalan, yalaaan söylüyorsunnnn) desem de yazarın tespit gibi tespitleri inanmaz güzeldi. Her kitap adeta GİBİ dizisi gibi bölümlerden oluşuyor. Hatta diyebilirim ki, dizinin Umut Sarıkaya'dan etkilenmesi çok muhtemel. Zira Sarıkaya, uzun zamandır yazdıklarıyla çizdikleriyle belli bir birikimi, kalitesi ve kitlesi olan biri.. Eğer bu yazıyı okursa muhtemelen "hasssire ordan" da diyebilir "hepinizi silecem lan bu piyasadan göreceksiniz "de ... Kısacası özelikle 90'lar döneminde hele hele birde üniversite okurken ortamınızda Leman, Lombak tutkunu kişiler de vardıysa kaçırmayın derim
Benim de Söyleyeceklerim Var! (Üç)
Benim de Söyleyeceklerim Var! (Üç)Umut Sarıkaya · Mürekkep Basın Yayın · 2012625 okunma
İnsanlar, yalan söyleyip sonra kendi yalan­larına inanmaya bayılırlar.
Reklam
İşsizlik gerçekten zor zanaattır. Sıkıntıda, dert­te ilk göze batan insan, işsizdir. İşsiz kalmanın mağ­rurluğu ve çevrenin işsiz kalana anlayışı, işsizliğin süresi uzadıkça azalır. Sürekli çok meşgulmüş gibi yapsanız bile, belli bir zaman sonra aslında meşgul olmadığınız fark edilir. Büyük bir ciddiyetle in­ternete giren işsiz, belki bilgisayardan anlamayan aileyi belli bir yere kadar oyalar ama er ya da geç internette mal gibi gezdiğiniz anlaşılır. İşsizin er­ken kalkmasına gerçekten gerek yoktur ama öğlene kadar uyuyan işsiz göze batar sinirleri üzerine çeker. Bir yere gitmeseniz bile işsiz olarak herkesten önce kalkıp evden uzaklaşmanız gerekir. Az yemeli, sü­rekli dertli gibi görünmeli, fazla konuşmamalı, faz­la televizyon izlememeli, her şeyi en minimumun­da yapmalıdır işsiz.
yoldan geçenleri izlerken "ne çok insan var" diye düşündüm. hepimiz bir yerlere gidiyoruz, birileriyle konuşuyoruz, çalışıyoruz, dinleniyoruz. ne kadar çoğuz. hepimiz ne kadar çok kendimizi önemsiyoruz. hayallerimiz var. çok azımız uyguluyor hayallerini. uğraşıyoruz yine de. belli bir yaşa kadar, bi şey olmaya çalışıyoruz. olamayanlarımız çocuk yapıyor, kendi olamadıklarını, onlar olsun istiyor. kafamızdaki olmak istediğimiz insan da farklı farklı. genelde çok zengin olmak istiyoruz. sıradan olmayı hazmedemiyor birçoğumuz. özel olmalıyız, en azından bir kişi için. kafasında olmak istediği kişiyi olamamış biri olarak, başka bir olamamış ile ilişkiye giriyoruz. iki sıradan insan, birbirinin ne kadar özel olduğunu hatırlatıp duruyor. aralarında biri hatırlatmayınca ilişkiyi kesip, başka bir sıradana hatırlatması için arayışa giriyor. uzun süre hatırlatanlar belli bir zaman sonra sıkılıp evleniyor, baktılar ki ikisi de birbirine bunu anlatmaktan sıkılmış, çocuk yapıp onu dünyanın en özeli kılıyorlar. seçildiği için, annesinin babasının sıradanlığını aşmakla görevlendiriliyor. istediği gibi biri olmak yerine, anne-babanın kafasında olmak istediği ama olamadığı insanı olmak zorunda. hayır demesi neredeyse imkansız...bu hayır diyemeyenler de büyüyüp çabalıyor, olmuyor, birini buluyor, sıkılıyor, çocuk yapıyor... bu kısır döngü, böyle sürüp gidiyor, gittikçe artıyoruz.
Çok doğru ...
İşsizlik gerçekten zor zanaatın. Sıkıntıda, dertte ilk göze batan insan, işsizdir.
Reklam
İyi bi sevgili olamamıştım belki ama onu benim sevdiğim kadar sevebilecek kimse yoktu. Bu duygularım yalan olabilir miydi? Ben uydurmuş, sonra da ben inanmış olabilir miydim bunlara? Durduk yere dünyayı kendime dar ediyor olabilir miydim yalanıma inanarak?
Genelde çok zengin olmak istiyoruz. Sıradan olmayı hazmedemiyor yine birçoğumuz. Özel olmalıyız, en azından bi kişi için.
İnsanlar, yalan söyleyip sonra kendi yalanlarına inanmaya bayılırlar. Bu, insanlık tarihinin başından beri böyledir... Hatta o kadar çok inanırlar ve bunu o kadar çok yaparlar ki hangi duyguların gerçek, hangilerinin yalan olduğunu bile kestiremezler.
Hepimiz ne kadar çok kendimizi önemsiyoruz. Hayallerimiz var. Çok azımız uyguluyor hayallerini. Uğraşıyoruz yine de.
Reklam
“İnsanların cebinden paralarını almak istiyorsanız, onlara iki kelime söylemeniz yeterli: organik’ ve anti-bakteriyel’. Bu iki kelimeyi duyup da duyarsız kalabilecek bir Allah’ın kulu tanımıyorum. ‘Organik’ (şimdilik), daha üst gelir seviyesindekileri cezbeden bir kelimeyken, ‘anti-bakteriyel’, herkesin aklını başından alıyor.
Zaten oldum olası kendi duygularımı da karşımdaki kişileri de abartırım.
:D
Biliyorsunuz Fransız edebiyatında iki kişi aşık olmaya görsün hemen başlıyorlar hayvanlar gibi kırda bayırda yürümeye.
538 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.