40'ından sonra azanı mı desem, rahat battı mı desem... Tarih profesörü evliliğini sonlandırıp başka biriyle evlenir. Öyle bizim yazarların sığlığıyla öğrencisiyle değil tabi. insanın sevdiğini değil sevdiğinin insanı öldürmesinin hem de sadece var olarak onun istediği her şeyi yaparak öldürmesinin öyküsü. Toplumun uygun gördüğü yaşamın kendisini bunalttığını ve körelmiş idealist ruhunu bir kez daha kullanabileceğini düşünür. Yalnız evlendiği kadının geçmişinde yaşadığı ilişkiler ve yaşama şekilleri ona fazla gelir. Bu durumu kabul etse de kadının hoşgörülü tutumuna karşın kadına sahip olamadığını kadının saygısını kazanamadığını düşünür. (Daha önce gitmediği yerlere götürmek sevişmediği şekillerde sevişmek vb.) Kadının bakire yönlerini keşfetmeye çıkan bir yolculuk söz konusu...
Otello, kıskançlık görünümüne sahip bir saflığın öyküsüydü. Bu ise kıskançlık aşağılık duygusu görünümüne sahip erkeğin kadını taşıyamamasının ve erkekler arası görünmez olan ama yoğun hissedilen hiyerarşinin öyküsü. (P.S. Adam profesör de olsa kadının yanında ezik kalıyordu...)
Muhakkak okunmalı...