Akıcı, sadece bir dille köy halkının kültürünü, aile ilişkilerini öyle güzel anlatıyor ki koca bir ömre izleyici olarak konuk oluyorsunuz...
Bahsi geçen köy; elektriksiz, susuz, yolsuz, doktorsuz, hatta çoğu yıllar öğretmensiz, çorak arazilerin olduğu ama kahramanımızın hayata güzel bakışı, güzel hayalleri ve çabaları ile renklendirmeyi hedeflediği bir köy...
(Kahramanımız ıslak bir kayayı farkedip altında mutlaka su olabileceğini düşünüyor. Suyu bulabilirse askerlik yaptığı yerde gördüğü meyve bahçelerinden yapabilecektir.)
Zengin ile fakirin, güzel bakan ile haset edenin, iyiyle kötünün, eski ve yeni kuşağın çatışmasından bahsederken köy halkının dilini ustaca kullanıyor yazar...
Kitaptan beğendiğim bir alıntı yazayım şimdi ✍
"İnsanoğlu dünyaya niçin gelir?
Herhalde bir bahçe kurmaya gelir.
Bu düşünceyle gülümsüyorum.
Dünya dediğimiz de bir gurbet değil mi?"(syf70)