Bilgeliğin Yedi Sütunu sözleri ve alıntılarını, Bilgeliğin Yedi Sütunu kitap alıntılarını, Bilgeliğin Yedi Sütunu en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
“Ne yaptığımı merak mı ediyorsun? Doğrusunu istersen, ben de öyle. Görünüşe bakılırsa güneş doğuyor, güneş ışıyor, akşamlar birbirini izliyor ve uykuya dalıyorum. Ne yapmıştım, ne yapıyorum, ne yapacağım. Bütün bunlar aklımı karıştırıyor ve beni hayrete düşürüyor. Hiç, yaprak olup güz vakti ağacından düşüp de büsbütün aklın karıştı mı?”
Onlara göre yaşam, bir insana vakfedilen, kontrol edilemeyen, bir yararlanma hakkı, kaçınılmaz bir şeydi. İntihar, olanaksız bir şeydi ve ölüm için kederlenmeye gerek yoktu.
Samilerin görüş perdesinde ara tonlar yoktu. Onlar, dünyayı her zaman dış hatlarıyla gören, temel renklerin yâ da daha doğrusu siyah ile beyazın egemen olduğu bir halktı.
“Uzak gelecekte şayet uzak gelecek değersiz şahsımı dikkate almaya tenezzül ederse bir eylem adamı yerine edebiyatçı olarak takdir edilmeyi tercih ederim.”
T.E. LAWRENCE
Ellerimiz hep kanlıydı, bize yetki verilmişti. Yaralama veya öldürme, geçici acılar gibi görünüyordu. Bizimle yaşam, o kadar kısa ve sancılıydı ki? Yaşamın kederi öylesine büyüktü ki, cezalandırmanın acısı merhametsiz olmak zorundaydı ...
Seni sevdim ve bu yüzden kendi ellerime
Çektim bütün bu insan akınını
Ve son arzumu yazdım yıldızlı gökyüzüne Seni kazanmak için Özgürlük,
Ey yedi sütunlu değerli ev,
Geldiğimizde gözlerin parlıyor olacak bizim için.
Yolda bekleyen uşağım gibi göründü ölüm, Yaklaşıncaya kadar yanına
Anladı beklediğini gülümsediğimde
Kederli kıskançlığıylafırlayıp geçti beni
Ve paramparça edip götürdü seni Derin sessizliğine.
Yeryüzünün yumuşak elleri henüz keşfetmeden endamını Ve kör kurtlar, henüz semirmeden varlığını
Yol yorgunu aşk, el yordamıyla keşfetti bedenini,
Şimdilik bizde emanet kalan.
Dua etti adamlar bana, eserimizi, dokunulmamış evi, inşa etmeye başladığımda senin hatırana
Ama paramparça ettim yarım yapıyı
Sana yaraşır bir anıt uğruna
Ve şimdi küçük yaratıklar
Yamamak için kendilerini yıkıntılara
Sürünüyorlar bozulmuş gölgesinde armağanının.
''Normalde gözünüze namussuz ve sadistçe görünen şeyler bu durumlarda mübrem ve önemsiz bir rutinin parçasıydı. Çöllerde hayat o kadar kısa ve acılıydı ki. Birini yaralamak yada öldürmek bize basit ve geçici acılar gibi görünüyordu. Yaşamanın acısı bu kadar büyükken ceza da acımasızca olmalıydı.''
İçinde yalnız kalacağımız kapalı yerler, kendi doğamızı gizleyecek kalın giysilerimiz yoktu. Her şeyi ile insanoğlu, tüm samimiyetiyle yine insanlarla birlikte yaşıyordu.