Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Bilgeliğin Yedi Sütunu

T. E. Lawrence

Öne Çıkan Bilgeliğin Yedi Sütunu Gönderileri

Öne Çıkan Bilgeliğin Yedi Sütunu kitaplarını, öne çıkan Bilgeliğin Yedi Sütunu sözleri ve alıntılarını, öne çıkan Bilgeliğin Yedi Sütunu yazarlarını, öne çıkan Bilgeliğin Yedi Sütunu yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kitap, tarafsızmış gibi görünme niyetinde değildir.
Kendisini yabancıların kullanımına sunan bir kişi, ruhunu vahşi bir efendi ile değiş tokuş ederek bir hayvan gibi yaşamaya başlar.
Reklam
Samilerin görüş perdesinde ara tonlar yoktu. Onlar, dünyayı her zaman dış hatlarıyla gören, temel renklerin yâ da daha doğrusu siyah ile beyazın egemen olduğu bir halktı.
Bir çöl sakini, inancından dolayı saygınlık kazanamaz.
İşte öyle bir duygu bu.
“Ne yaptığımı merak mı ediyorsun? Doğrusunu istersen, ben de öyle. Görünüşe bakılırsa güneş doğuyor, güneş ışıyor, akşamlar birbirini izliyor ve uykuya dalıyorum. Ne yapmıştım, ne yapıyorum, ne yapacağım. Bütün bunlar aklımı karıştırıyor ve beni hayrete düşürüyor. Hiç, yaprak olup güz vakti ağacından düşüp de büsbütün aklın karıştı mı?”
Sıradan insan kölelerin zihniyeti berbattır onlar dünyayı kaybetmişlerdir.
Reklam
Ellerimiz hep kanlıydı, bize yetki verilmişti. Yaralama veya öldürme, geçici acılar gibi görünüyordu. Bizimle yaşam, o kadar kısa ve sancılıydı ki? Yaşamın kederi öylesine büyüktü ki, cezalandırmanın acısı merhametsiz ol­mak zorundaydı ...
Onlara göre yaşam, bir insana vakfedilen, kontrol edilemeyen, bir yararlanma hakkı, kaçınılmaz bir şeydi. İntihar, olanaksız bir şeydi ve ölüm için kederlenmeye gerek yoktu.
“Uzak gelecekte şayet uzak gelecek değersiz şahsımı dikkate almaya tenezzül ederse bir eylem adamı yerine edebiyatçı olarak takdir edilmeyi tercih ederim.” T.E. LAWRENCE
Her şeyi ile insanoğlu, tüm samimiyetiyle yine insanlarla birlikte yaşıyordu.
Reklam
Seni sevdim ve bu yüzden kendi ellerime Çektim bütün bu insan akınını Ve son arzumu yazdım yıldızlı gökyüzüne Seni kazanmak için Özgürlük, Ey yedi sütunlu değerli ev, Geldiğimizde gözlerin parlıyor olacak bizim için. Yolda bekleyen uşağım gibi göründü ölüm, Yaklaşıncaya kadar yanına Anladı beklediğini gülümsediğimde Kederli kıskançlığıylafırlayıp geçti beni Ve paramparça edip götürdü seni Derin sessizliğine. Yeryüzünün yumuşak elleri henüz keşfetmeden endamını Ve kör kurtlar, henüz semirmeden varlığını Yol yorgunu aşk, el yordamıyla keşfetti bedenini, Şimdilik bizde emanet kalan. Dua etti adamlar bana, eserimizi, dokunulmamış evi, inşa etmeye başladığımda senin hatırana Ama paramparça ettim yarım yapıyı Sana yaraşır bir anıt uğruna Ve şimdi küçük yaratıklar Yamamak için kendilerini yıkıntılara Sürünüyorlar bozulmuş gölgesinde armağanının.
Sayfa 22
Yaşamın kederi öylesine büyüktü ki, cezalandırmanın acısı merhametsiz olmak zorundaydı…
''Normalde gözünüze namussuz ve sadistçe görünen şeyler bu durumlarda mübrem ve önemsiz bir rutinin parçasıydı. Çöllerde hayat o kadar kısa ve acılıydı ki. Birini yaralamak yada öldürmek bize basit ve geçici acılar gibi görünüyordu. Yaşamanın acısı bu kadar büyükken ceza da acımasızca olmalıydı.''
T.E LawrenceKitabı okudu
İçinde yalnız kalacağımız kapalı yerler, kendi doğamızı giz­leyecek kalın giysilerimiz yoktu. Her şeyi ile insanoğlu, tüm samimiyetiyle yine insanlarla birlikte yaşıyordu.
Bana göre, söz konusu olan Arap eyaletlerin tümü, tek bir İngiliz’e değmezdi...
227 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.