Bilim ve Edebiyat

Yalçın Küçük

Bilim ve Edebiyat Gönderileri

Bilim ve Edebiyat kitaplarını, Bilim ve Edebiyat sözleri ve alıntılarını, Bilim ve Edebiyat yazarlarını, Bilim ve Edebiyat yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Haçlı Seferleri, Akdeniz'in bir Arap denizi olmasıyla tüm Akdeniz ve özellikle çok zengin Doğu Akdeniz ticaretinden yoksun kalan ve bu yüzden «boğulma» belirtileri gösteren Hıristiyan Avrupa'nın Müslüman Araplara karşı gösterdiği tepki oluyor. Haçlı Seferleri, Doğu Akdeniz'de, bugünkü Suriye ve Antakya gibi yerlerde Hıristiyan Krallıklar kurarak sona eriyor. Bunlar Doğu Akdeniz ticaretinin, Hıristiyan Batı Avrupa için güvenliğini sağlayan ileri karakol işlevini görüyorlar. Bu toprakların tekrar Araplara kazandırılması Selçuklu ve Osmanlı Müslüman Türklerine düşüyor.
Bundan bin yıl kadar önce Akdeniz’in ticaret limanlarını ellerine geçirerek Avrupa’yı bir fakirleşme rejimine tabi tutan Araplar, yirminci yüzyılın son otuz yılında, bu kez dünyayı tek mallı bir ekonomiye dönüştürenlere karşı petrol silahını kullanıyor. Batı Avrupa ve Kuzey Amerika ile bu kampı yeniden fakirleşme rejimine sokuyor.
Reklam
Bugünü kurtarmak için yarından vazgeçmenin, artık, bugünden de yoksun olmak demek olduğu pek güzel ortaya çıktı.
Gelişme kapısının kapanması, hareketsizlik ve hareketin önünün tıkanması; tüm güzelliklerin sonu burada başlıyor. Tüm çirkinliklerin başlangıç noktası burası oluyor. Tüm göçmen ya da mülteci veya en yaygın deyimiyle emigre toplulukların üyeleri bu yüzden çirkin oluyor. Tüm göçmen toplulukların üyeleri kısa bir zaman içinde hamam böceklerine dönüşüyor. Her türlü dedikodu, ikiyüzlülük ve kokuşma toplu olarak yaşayan, içinde bulundukları topluma açılamayan, içinde bulundukları toplumla birlikte gelişemeyen, değişemeyen ve değiştirerek geliştiremeyen göçmen topluluklarında görülüyor. Bu anlamda emigre olarak yaşamak için yurt dışına çıkmak gerekmiyor. Yurt dışında da mümkün. Yurt dışında ilerleyemeden kapalı olarak yaşamak, her gün biraz daha şekilsizleşmek mümkün. Ama böyle yaşamak için mutlak yurt dışına çıkmak da gerekli değil. İstenirse yurt içinde de emigre yaşamak yolları mevcut. İstenirse cinayet sitesinde bir sigorta evinin dört bölmesinde emigre yaşamı mümkün. İstenirse Türkiye'de Zola’nın Thereza Raguin'ini yaşamak mümkün. Her kahvaltıda sevgi yerine nefreti yudumlamak mümkün. Ya da bir iş hanının bir katında sabah ondan akşam yediye kadar telefona bakıp hamam böceğine dönüşmek mümkün. Bunun için yurt dışına çıkmaya da polis kovuşturmasına gerek yok. Yalnız­ca kapanmak ve havasız ve de hareketsiz kalmak yeterli.
Kafka, 1920 yıllarının ilk yarısında öldü. Kapitalizmin gelişme hızının kesildiği, gazdan ayağın çekildiği dönemde yaşadı. Kapitalizmin coşku ve güven değil, yılgınlık ve çaresizlik saçtığı dönemi gördü. Arkasında George Samsa'yı bırakarak göçüp gitti. Stendhal, Julien Sorel'i yazarken, Kafka, Samsa’yı bıraktı. Sorel, muktedir olmak, Matmazel Mathilde ya da Madam Renal'a sahip olmak ve aynı zamanda baş kaldırmak isterken, Samsa, hiçbir şey istemiyor, başı eğik ve bir odada oturup hamam böceğine dönüştüğünü görüyor. Gelişmesi durmuş kapitalizm, baş kaldıramayan bireyleri, yaratıcı olamayanları, hareket edemeyenleri, ya da hareketlerinin önünü aşamayanları hamam böceğine dönüştürüyor. Samsa’nın dönüşümü insanın içini sıkıyor. Samsa, kapalı bir şişenin içindeki sinek kadar bile mücodele etmiyor. Okuyan, Sorel’i severken Samsa'dan tiksiniyor. Fakat yine de Samsa'yı okumak gerekiyor. Üstelik bugün­lerde daha çok okumak gerekiyor. Bugünlerde Türkiye'de Samsa'yı okumak gerekiyor: Türkiye’de bir çok hamam böceği fabrikası var. Düzeltmek gerek: Hamam böceği atölyeleri var. Çok büyük değiller, fakat, çok sayılabilirler. Henüz manifaktür aşamasındaiar. Hamam böceği atölyesi açmak için bir binanın bir katını tutmak yetiyor: Birkaç masa, birkaç sandalye ve bir telefon. Bu üretim araçları sağlanınca hamam böceği üretme teknolojisi çok basit oluyor. Her sabah saat ondan akşam yediye kadar bir odada oturup hiç hareket etmeden, bir yemek arası ve bol sigara ile, sürekli olarak telefona bakmak yetiyor. Böylece hamam böceğine dönüşme işlemi tamamlanıyor.
Gerçekten bir yıl, beş yıl, on yıl değil; yüzlerce yıl, on yüzlerce yıl, garp cephesinde yeni bir şey yok oldu. Zaman muttarid aktı. Fikret'in «küçük, muttarid, muhteriz damlalar» dediği türden, aktı. Nehirler sakin aktı. Bir yıl, beş yıl, on yıl değil, on yüzlerce yıl insanlar suskun çalıştı. En çok kendi gücünü, bir de atın gücünü, daha
Sayfa 88 - Gelişme ve EstetikKitabı okuyor
Reklam
71 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.