Bir Dönem Bir Çocuk kitaplarını, Bir Dönem Bir Çocuk sözleri ve alıntılarını, Bir Dönem Bir Çocuk yazarlarını, Bir Dönem Bir Çocuk yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Şu gerçek, zamanla daha iyi görülüyor:
Sermayeyi dünkü gibi “milli”leştirmek, “Türk”leştirmek, “Müslüman”laştırmak... Veya bugünkü küreselleşme koşulları içinde 'entemasyonal "leştirmek... Bunların hiçbiri, bir ülkenin ekonomisini sağlıklı hale getirebilecek “belirleyici etken” olamıyor. Bir üIkenin ekonomisi ancak; o ülke, başta siyaset olmak üzere tüm temel kurumlarıyla ve insanlarıyla “rasyonel”leştiği ölçüde, sağlıklı bir yapıya kavuşabiliyor... Kendi kaynaklarını ve imkânlarını akıllıca” kullanabildiği, karşısına çıkan sorunlara gerçekçi çözümler bulup uygulayabildiği ölçüde...
Sermayenin -kime ait olursa olsun- verimli yatırımlara dönüşmesi, iş alanı yaratması ve sonuç olarak kalkınmaya katkı yapması, ancak bu genel koşul gerçekleşirse mümkün oluyor.
Winston Churchill, İsmet İnönü'yü savaşa girmesi için ikna etmeye çalışır...
İsmet İnönü: "Savaşa giremeyiz, Almanlar İstanbul'a sadece yangın bombası atsalar bile kent cayır cayır yanar."
Winston Churchill: "İstanbul'u korumak için 1.5 uçak filosu vereceğiz. Bu size rahat rahat yeter."
(İnönü o an küçük bir manevrayla konuyu değiştirmiş gibi yapar.)
İsmet İnönü: "Ya burası ne kadar boğucu, amma çok asker koruyor şu küçücük alanı değil mi?"
(Churchill oltaya atlar.)
Winston Churchill: "Aaa öyle demeyin, bu Almanların ne yapacağı hiç belli olmaz, Girit'ten gelir bombalayıverirler burayı da. Biz her zaman yanımızda 10.000 asker ve 20 uçak filosuyla gezeriz."
(Winston Churchill hatasını anlar ama nafile)
İsmet İnönü: "Yaa demek şu futbol sahası kadar alanı 20 filo ancak koruyor da bizim koca İstanbul'u korumaya 1.5 filo yeter diyorsunuz ha!"
Franklin D. Roosevelt: "Yakalandın Winston, yakalandın!"
(Ardından üçünden de kahkahalar yükselir.)
"Bugün nefret ettiğinizi dün seviyordunuz ve yarın yine sevmek ihtimaliniz mevcuttur. Sevilmeye layık ve nefret edilmeye müstahak olmak , belki onların değerinden veya kusurundan değil,sizdeki değişiklikten ileri gelmiştir."
Dr. Fahri Ecevit
O araçtan en çok faydalananlar da, devlet gücüyle birlikte radyonun gücünü de ellerinde tutan siyasetçiler. Almanya'da Hitler, İtalya'da Mussolini, Sovyetler Birliği'nde Stalin rejimleri, radyoyu kullanarak diktatörlüklerini pekiştiriyorlar.
... Bolu'da, Gerede'de, Düzce'de, Hendek'te, Adapazarı'nda birçok ev yıkılmıştı. Çankırı da aynı şekilde kayıplara uğramıştı.
Bölgeyle haberleşme imkânı fevkalade sınırlıydı. Ulaşım hatlarının çoğu kesilmişti. Yerleşim yerleri yoğun kar altındaydı. Sonradan öğrenecektik, babamı ve ekipleri götüren araçlar da yolun belirli bir yerine kadar gidebilmişti. Babam ve arkadaşları orada gecelemişlerdi. Yollarına ertesi gün devam edebilmişlerdi.
Ölenlerin, yaralananların pek çok olduğu muhakkaktı. Ama kesin bilanço günler sonra ortaya çıkacaktı. Tüm deprem bölgesinde ölü sayısı yaklaşık 5 bindi. Bir o kadar da yaralı vardı. Yıkılan ev sayısı 10 bine yakındı.
(79 yıl sonra hala aynı imkansızlıkların yaşanıyor olması, ve hatta mümkünken imkansızlaştırılması...)
Yakın tarihe ilgisi olanların okuması gereken bir kitap diye düşünüyorum... O dönemlerde neler olmuş?! Ne zorluklar yaşanmış okuyarak öğreniyoruz... Tavsiye ederim.