ne gelişen ne yıkılan, olduğu yerde duran bir imparatorlukta, temel becerisi aptallık olan insanlarca yönetilen ingiltere'de akıllı olmak şüphe uyandırıyordu.
Yetenekli bir çocuğun hak ettiği eğitimi alıp almayacağı hangi aileye doğduğu gibi bir tesadüfe bağlıyken "demokrasiyi savunma" laflarımız zırva kalıyor.
Bu savaş özel mülkiyet kapitalizminin - yani toprağın, fabrikaların, madenlerin, ulaşımın özel mülk olduğu ve sadece kâr amaçlı işletildiği bir ekonomik sistemin - işlemediği gösterir.
Yabancı bir gözlemci sadece varlık dağılımındaki dev eşitsizliği, adaletsiz seçim sistemini, egemen sınıfın basın, radyo ve eğitim üstündeki kontrolünü görüp demokrasinin diktatörlüğe verilen kibar bir addan ibaret kaldığı sonucuna varıyor.