Gazetecilerin anıları daima ilginç olur. Çünkü gazeteciler olayların ortasında yaşarlar. Ama bu gazeteci bir "Ankara Muhabiri" ise, onun yazdıkları daha da çekicidir: Ankara Muhabirleri olayların içinde yaşarlar.
Cüneyt Arcayürek denilince benim gözümün önünde tipik ve ideal "Ankara Muhabiri" canlanır. Gazete sahibi veya genel yayın yönetmeni çok arka¬daşım benden kendilerine bir "Ankara Muhabiri" tavsiye etmemi istemişlerdir. Daima bir tek ismi söylemişimdir: Cüneyt Arcayürek.
Cüneyt Arcayürek Ankara Muhabirlerinin ikinci kuşağındandır. Kendinden önceki "Mekki Sait Esen takımı'ndan bayrağı devralmış, sonradan çıkan boynuzun kulağı geçtiğini kanıtlamış, kendisini şimdi bir üçüncü kuşak takip ettiği halde "Ankara Muhabirlerinin krallığı tahtı"nı kaptırmamıştır.
Uzun arkadaşlığımız ve meslektaşlığımız sırasında birçok olayı Cüneyt Arcayürek ile birlikte izledik, beraber yaşadık. Bu kitap da böyle bir dönemi kapsıyor. Dönem, Türk demokrasisinin en önemli günleridir. Saatin ibreleri geri döndürülebilecek midir, döndürülemeyecek midir? Bunun mücadelesinde en amansız savaşçılar tek partiyi yaşadıklarından dolayı çok partinin kadrini belki herkesten iyi bilen genç gazeteciler olmuşlardır ve biz bunlardan ikisiydik.
İnanır mısınız, böyle bir dönemi Cüneyt Arcayürek'in kaleminden okurken birçok olayı hatırladım ama, birçoğunu da öğrendim. Onun için "gazetecilerin anıları daima ilginçtir, ama bu gazeteci bir Ankara Muhabiri ise onun yazdıkları daha da çekici olur" demiştim.
Cüneyt Arcayürek'in anılarının bu cildini de tamamladığınızda bana katılacağınızdan şüphem yok.
