Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.27
Bir Kadının Portresi
Henry JamesEn Yeni Bir Kadının Portresi Yorumları ve İncelemeleri
En Yeni Bir Kadının Portresi sözleri ve alıntılarını, en yeni Bir Kadının Portresi kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Henry James’in 1881’de yayımlanan başyapıtı Bir Kadının Portresi, babasının ölümünden sonra Amerika’dan İngiltere’de yaşayan teyzesinin yanına taşınan Amerikalı genç bir kadının hikayesini anlatıyor. Bu kahramanın hikayesiyle James, önce Amerikan ve İngiliz kültürlerini, yaşam tarzlarını karşılaştırıyor. Roman boyunca alt metin bu olacak sanıyorsunuz ancak kurgu ilerledikçe yazar, özgürlüğü, sorumluluğu, toplum baskısı ve beklentileri ile kişisel özgürlüğün çatışmasını hayranlık uyandıracak denli gerçekçi bir şekilde sorguluyor. James, hem kadın hem erkek psikolojisini çok iyi gözlemlemiş bana göre; romandaki psikolojik tahliller çok başarılı ve buna keza karakterlerin her biri oldukça derinlikli oluşturulmuş. Kadın-erkek ilişkilerindeki dinamiklerle ilgili tespitleri de çok yerinde ve oldukça evrensel ve zamansız. Biraz durgun başlasa da ilerledikçe ilgimin giderek arttığı ve çok büyük zevkle okuduğum bir kitap oldu. Kurgu içinde yer yer yazarın serpiştirdiği gizemle okurda uyandırdığı merak duygusu ve bu gizemlerin yavaş yavaş aralanması, bunun yapılırken klasik romanda modern romanın esintilerini görmek de çok hoşuma gitti. Kızım olsa mutlaka okumasını istediğim kitaplardan biri olurdu Bir Kadının Portresi. Edebi açıdan da okunması gereken bir klasik. Çok ama çok sevdim
Henry James, diğer eserleri ile benzer şekilde Amerikan - İngiliz kültürleri arasındaki çatışmayı konu ediniyor bu eserinde de. Victoria Dönemi’nde; Amerikan kültüründe özgür yetişmiş bir kadın olan Isabel’in İngiltere’ye gelmesiyle başlıyor hikaye. Karakterin yaşadıkları üzerinden toplumsal sınıflar, para, aşk, evlilik, bozuk aile düzeni, toplumda kadın konularına ufak dokunuşlarda bulunuyor. Yaşadığı olaylara verdiği tepkiler ve yaptığı seçimler ile aslında kadının bir portresi çiziliyor gözümüzün önünde.
Amerikanın bir malikanesinde bir kız kitap okuyor. Onu o güne kadar hiç görmemiş olan, İngiltereden gelen, kardeşlerinin kızlarını merak eden teyzesi ile o sırada karşılaşıyor. Daha hiç konuşmadan teyzesi "vayy ne de farklı, akıllı, bağımsız bir kızsın sen öyle; buralarda yitip gitme, benimle gel" diyor. O güne kadar birileri kendini
Çok farklı bir bakış açısıyla ele alınan ve bir kadının hayatı için aldığı kararların önemini ve anlamını anlatan bir klasik önerisiyle geldim sizlere.
•
Özgür ve açıkyüreklilikle yaşayan Amerikalıların Avrupa içinde yaşarken nasıl yozlaştığını ya da bu yozlaşmaya bulaşmamak için nasıl çırpındıklarına tanıklık ediyoruz.
Isabel, Amerikalı ve yoksul haliyle mutluyken aniden ortaya çıkan teyzesiyle beraber İngiltere’ye gelir ve bağımsızlığına düşkün ve gururlu bir kadın olarak kendisine gelen iki evlilik teklifini de reddeder, mantıklı bir davranış sergilediğini düşünürken ölen eniştesinden kalan parayla Isabel çevresi tarafından daha da değerlenir ve gider yozlaşan, çekilmez bir Amerikalı ile Roma’da evlenir. Okurken Isabel’in hayati önem taşıyan kararları alırken ve görüşleri için bazen sinirlendim, bazen de hak verdim. Karmaşık olmasına rağmen sürükleyici ve çarpıcı buldum.
Çarpıcı olmasının nedeni ise her karakterin psikolojik iç çatışmasının ayrıntılı olarak yansıtılmasıydı. Kahramanların iç dünyasını sayfalarca yazmış yazar ve okurken hiç sıkılmadım. Sadece kitabın sonu umduğum gibi bitmedi diyebilirim. Daha farklı bir son beklerdim, kafamda bazı sorular uzun süre yer edecek gibi.
•
Avrupalıların gelenekselliği ve yaşlı olması ila Amerikalıların rahat yaşam tarzları arasında gidip gelen bu kitap her farklı karakteriyle ayrı bir toplumu ve ayrı görüşleri anlatıyor aslında. 1881 yılında yazılıp yayınlanmasına rağmen okunma sayısı çok iyi yerlere gelmemiş bence. Bir şans verilip okunması gerektiğini düşünüyorum.
678 syf.
·
Puan vermedi
Ah Isabel!
Ah demekten kendimi alamadım. Henry James’in okuduğum ilk kitabıydı. Çok uzun süre okumak isteyipte bir türlü fırsat bulamadığım bir kitaptı. Okuması keyifli ve heyecanlıydı. Konusuna geçecek olursam Amerikada yaşayan kızın babasının ölümü üzerine teyzesi tarafından İngiltere’ye götürülmesiyle başlıyor. İngiltere macerası ile başlayan kitap bizi Avrupanın birçok kentine de götürüyor. Amerika ve Avrupa karşılaştırılmasından sıkça bahsediliyor. İki toplumun düşünce, yaşam ve duygu durumları üzerini oldukça fazla betimlemeler vardı. Ana karakter Isabel’e gelecek olursam hayal gücü gelişmiş, kendini geliştirmiş bir yapıya sahip. Tanıştığı kişilerin hayatına etkisini kitabın başından sonuna kadar hissettim. Isabel sen akıllısın kendi aklınla hareket et demekten kendimi alamadığım çokça yer oldu. Tavsiye edebileceğim bir kitap özellikle James’in portre derken karakterlerin dışını değil karakterin fikirleri, hayal gücü, sevinci ve hayal kırıklığını sonuna kadar anlatması çok başarılıydı. Karakterlerin işlenmesi duyguları ve betimlemeler canlı ve akıcı. Kitabı okumaya başlayınca elimden bırakmak istemedim. Yazarın tasvir gücü ve üslubu başarılı bence okunması gereken bir kitap. Keyifli okumalar
Son derece kaliteli bir eser. Baştan sona psikolojik analizlerin yapıldığı bu kitapta, kullanılan teknik -yazıldığı yılı düşünecek olursak- başarılı şekilde işlenmiş. Kitapta hiçbir boşluğa yer verilmemiş, sonu dışında. Bu kadar dolu bir kitabın sonunun ucu açık bırakılması bir zeka işi doğrusu.
Hangi yüzyılda yaşarsanız yaşayın, sadece kadın olduğunuz için bile, hayatınız zorluklarla ve baskılarla geçiyor. Üstelik zeki, güzel ve maddi bağımsızlığı olan bir kadınsanız. Henry James, ana karakterin 'portresini' acı ama tüm gerçekliğiyle bize sunmuş.
Bir Yazarın Portresi
1843’te New York’ta dünyaya gelen 1916’da Londra’da vefat eden Amerikan asıllı İngiliz yazar Henry James roman sanatının ustası olarak kabul edilir. Eserlerinde bize vermek istediği duygu, düşünce ve imgeleri, konunun özüne ve iletisine önem vererek sathi değerlendirmelerden kaçınarak muhtevasına değinmiş, derinliğe inmiştir.
Beni hayal kırıklığına uğratan bir kitap oldu ayrıca sonunun çok havada kaldığını düşünüyorum. Öncelikle Isabel kitabın başlarında çok fazla övülüyor kitap boyunca karakterin bu övgüleri haketmesini bekledim ancak yazarın göklere çıkardığı meziyetlere sahip olduğunu kanıtlayacak hiçbirşey yapmadı. Sonrasında ise yaptığı vasat işlerden kurtulmasını, yazarın sürekli belirttiği zekasını kullanarak zorlukları aşmasını bekledim ancak bu konuda da hayal kırıklığına uğradım. Isabel Archer kitap boyunca yazarın çok zeki etrafındaki herkesten çok farklı olduğunu ısrarla belirttiği ama benim 'sıradan' hatta 'vasat' bulduğum bir karakter.
Gündelik dilden, insan düşuncelerine ve bir kadının çelişkilerine uzanan bir yolu andırıyor kitap. Henry James, antik kalıntılardan geleneksel çay saatlerine dekorlarını ustalıkla döşerken; bize kahramanımızın zihninde olup biten tüm muharebelere,çelişkiler ve isteklere derinlemesine, yorulmadan kulak vermemizi sağlıyor. Kitabı sevenler oldu, sevmeyenler, uzun bulanlar, yarım bırakanlar, eleştirmenler.
Siz ne düşünürsünüz bilmem ama Isabel Archer bağımsızlık arzusuyla kıvranan kendine hayran kadınların hazin öykülerinin canlı bir tasviridir derim ben.