Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Bir Sap Kırmızı Karanfil

Attila İlhan

En Eski Bir Sap Kırmızı Karanfil Sözleri ve Alıntıları

En Eski Bir Sap Kırmızı Karanfil sözleri ve alıntılarını, en eski Bir Sap Kırmızı Karanfil kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Yeni dünya düzeni'nin (özal'dan beri Türkiye dahil) yer yüzünde nice ülkeyi içine soktuğu çıkmaz sokak işte budur, öyle bir çıkmaz ki, siyasi parti, sendika, kamu kuruluşu, hatta hükümet sorumlusu kişi, yetkilerini artık ulusal yani toplumsal sorumluluklarını yerine getirebilmek için değil; bireysel avantajlarını sağlamak için kullanmakta, bunda hiçbir beis görmemektedir; böylece yolsuzluklar da hem demokratikleştirilmiş hem de küreselleştirilmiş oluyor; yani toplumda, kimseye tutunacak dal bırakmıyor.
Sayfa 203Kitabı okudu
Yığın Dergisi- 1946
"...Atatürk'ün tarihi rolü, antiemperyalist bir mücadele­ nin kahramanı olmasıdır. (...) Atatürk Osmanlı İmparatorluğu'nu yıkan Sevres muahedesiyle Türkiye'yi müstemleke haline sokan Garplı müstevlilere karşı doğmuş milli bir isyanın temsilcisi idi."
Sayfa 14 - Bilgi YayıneviKitabı okudu
Reklam
Demokrasiymiş!
Acı bir şaka... Hatırladıkça gülmez miyim? Menderes'in 'şahıs tahakkümü' yılları. Uzun tutulmuş bohem gecelerimizde, muhabbeti koyultmuşuz; fakat o ne, garsonlar dahil, bütün civar masalar kulak kesil­ miş, bizi dinliyor. Sadri'nin (Alışık) en illet olduğu şey de budur. Ne yapardı bilir misiniz? Bu gibi şeylerle uzaktan yakından ilgisi olmadığı halde; masum, haksızlığa maruz kalmış bir tavırla onlara döner: yahu!" derdi, "üç-beş komünist surda oturmuş mu­ habbet ediyoruz, dalgamıza taş atmasanız olmaz mı?" Kelime öyle çarpıcıydı, o kadar ağır bir terör estiriyordu ki, on dakika sonra bir de bakardık, çevremizdeki masalar boşalmış, garsonlar toz olmuş! Ne acı bir şaka! Şimdi merakım şu: aynı acı şakayı bugün yapsanız, alacağınız sonuç çok mu farklı olacaktır? Demokrasiymiş!..
Sayfa 19 - Bilgi YayıneviKitabı okudu
Mark Apter
"...liberal emperyalizm, yani, 'sistem', düşmansız yaşayamaz!" derdi, "...savaş boyunca 'düşman' Al­man faşistleri ve Japon militaristleri idi, şimdi Stalin'ci Ruslar, yarın kimbilir kimler olacak?"
Sayfa 29 - Bilgi YayıneviKitabı okudu
Gezegenin kaderi iki yüz çokuluslu şirkete bağlı, bir bakıma bu şirketlerin 'sahipleri', gezegenin de 'sahipleri' oluyor; insanın hangi ülkeler olduğunu merak etmemesi mümkün mü? "...beş 'gelişmiş' kapitalist ülke (Amerika Birleşik Dev­ letleri, Japonya, Fransa, İngiltere, Almanya) kendi aralarında en büyük 200 çokuluslu şirketin 172'sine sahip bulunu­ yorlar; bu kadarı bile, ülkeler arasındaki eşitsizlik dere­cesini gösteriyor..." (Le Monde Diplomatique, Mart 1994) Başka türlü söylersek, önce özelleştirip sonra küreselleştirilince, bazı 'enayilerin' sandığı gibi 'dünyadaş' olmuyorsun, 'sis­ tem'in bu beş büyük devletinden birisinin ya da birkaçının 'man­ dasına' ya da 'himayesine' girmiş oluyorsun; bunda senin payın, elbette 'enayi payı'dır da, onların payı asla küçümsenemez: "...80'li yıllarda görülen büyük ekonomik durgunluk bile, en büyük bu iki yüz çokuluslu şirketin başarılarını etkileyemedi; yayılmacılık eğilimleri, 1982'den 1992'ye satış toplamlarının 3.000 milyar dolardan 5.900 milyar dolara yükselmesinden anlaşılıyor..." (Le Monde Diplomati­ que, Mart 1994) Sizce yeterince açık değil mi?
Sayfa 39 - Bilgi YayıneviKitabı okudu
Gazi'nin 'bizzat' elden geçirdiği 'Medeni Bilgiler' kitabını gördünüz mü? Günümüzde, değme üniversite öğrencisinin kavrayamayacağı bir yoğunluktadır. Liselerde okutulurdu. Bizim nesli­ miz, hangi disiplinleri okumadı ki? Sırasıyla edebiyat ve tarih, coğ­ rafya, felsefe, sosyoloji, psikoloji ve mantık, hatta estetik ve astronomi! Bu kapsamlı 'müfredat', öğretimin ciddiyeti, sınıf geç­ menin zorluğu, yetiştirilecek 'yurttaş'ın, ulusal demokratik devri­ min temel ilkelerini benimsemesini, onlarla adeta 'özdeşleşerek' yetişmesini öngörüyordu. O yıllarda 'lise mezunu' bir genç, aldığı eğitimle hem yurt hem de dünya sorunlarını anlayabilecek, dahası tartışabilecek bir 'yurttaş'tır. Oysa 'soğuk savaş'ın ('sistem'in) en istemediği de bu! Ortaöğretim hanidir, sıradan 'tüketici' yetiştirmeye yönlendirilmiştir; hem de 'enayi tüketici'! Bir vakitler 'misyoner' okullarında olduğu gibi, 'yerli halka' Batılıya 'benzemek' için, Batılının 'değerlerini kabul etmek', 'onun ürettiği malları kullanmak' alışkanlığı aşılanıyor. İmam hatip liselerinde ise ümmet sentezinin kalıcı değerleri tar­ tışılacak yerde, Cumhuriyet aleyhtarı bir atmosfer yaratı­ larak, kültürdeki 'birliği' bozacak öteki 'kutup' oluşturu­ luyor. Bilmez değilsiniz ya, 'sistem'in, denetimi altında tutmak niyetinde olduğu öteki ülkeler için, öteden beri seçtiği ve kullandı­ ğı metod aynıdır: 'Böl ve yönet!'
Sayfa 85 - Bilgi YayıneviKitabı okudu
Reklam
"...serbest piyasa ekonomisinin, onca eşlik eden de­ mokratikleşmeyle birlikte, bölgede iş dünyasının ve devle­ tin faaliyetlerini şeffaflaştıracağına ilişkin, geniş bir ke­ sim tarafından paylaşılan ortak bir kanı vardı; ancak şu anda yolsuzluk her zamankinden daha yaygın, sadece oyuncular değişti; bürokratların ve diktatörlerin yerini, sı­ kı ittifak içindeki yeni bir işadamı ve politikacı sınıfı aldı. (...) Yeni siyasi özgürlüklerin, yolsuzluğu da demokratikleştirebileceğini herhalde hiç kimse tahmin edemezdi."
Sayfa 130 - Bilgi YayıneviKitabı okudu
"...geçmişte yolsuzluk genelde küçük çaplıydı, vergi müfettişine açıktan ödeme yapılır, ya da bir evrakı imza­ latmak için rüşvet verilirdi; bugün ise yolsuzluklar daha oportünistleşmiş ve kurumsallaşmış durumdadır, 'mafia'nın tarzına çok yakın; yapılan yolsuzluklardan büyük kazançlar sağlanıyor, çünkü ortada dönen para çok bü­yük." ... Allah Allah, adam sanki bildik bir ülkeyi anlatıyor
Sayfa 130 - Bilgi YayıneviKitabı okudu
DP iktidarı, 'Küçük Amerika' olmak hayaliyle, ülkeyi ABD ('sistem') için kârlı bir pazara dönüştürecek bu telkinlere kapılmış; Menderes'in 'Görülmemiş Kalkınması', Türk pazarının bütünleşmesi, ithalatın iyi işleyebilmesi için limanlar ve karayollarının inşasına girişilmiştir. Netice malum: yurt sathında onbinlerce ithal malı otomobil ve traktör, ulusal demir ve deniz yollarının devre dışına itilmesi, ekonominin iki seçim dönemi sonunda, iflası!
Sayfa 154 - Bilgi YayıneviKitabı okudu
70li yıllardı, Türkiye 'enerji darboğazına girmiş', Anka­ra'da elektrikler, semt semt, nöbetleşe kesiliyor: mum ışığında çalışıyoruz. Gün ortasında mum ışığı, 'Amerikan romantizminde , duygusal bir samimiyet ortamının, başlıca unsurudur; bizim için öyle değil: Anadolu çocukluğumuz, gaz lambası ve mum ışığıdır, o yüzden, elektrikler gitti mi, hüzünleniyoruz. Öyle bir gündü, Sevgi (Soysal) gelmiş, yüzünde mum aydınlığının titrek gölgele­ri, basbayağı yakınıyor: sosyal mücadele, aslında bir işçi mücadelesi olmak gerekmiyor mu? Neden işçiler çekim­ser', mücadeleyi öğrenciler ve aydınlar yürütmeye çabalı­yor, bu çekimserlik' niye?"
Sayfa 201 - Bilgi YayıneviKitabı okudu
62 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.