Biten bir aşkın ardından gelen hezeyanlar, sayıklamalar, isyanlar, iknalarla dolu bir kitap. Genel olarak aşk hikayeleri benim sevdiğim bir tür değil ama bunun da ötesinde kitapta beni iten bir şeyler var, 2 ana başlıkta toplayayım.
1. Ben bir kitap okurken internette “viral” olmuş cümleler okumaktan haz etmiyorum, “dobarlan bıragma kendini” veya “şu olaylar bitsin düzelicez inşallah” gibi cümleleri duymak istesem instagramda dolaşırım. Bir de üstüne sosyal medyada dolaşan “ilginç bilgiler” de eklenince pek hoşlanmadım (frekansı diğer balinalardan farklı olduğu için yalnız kalan balina vs.)
2. Kitabın en başında bir adaya düşsek yanıma seni ve bir bıçak alırım, seni adada keserim ve benim istediğim kafamı omzuma yaslamak değil, gereğinde kafa göz dalmak benzeri şiddet öğeleri bulunuyor. Böyle şeyler benim tadımı çok kaçırıyor, bu nedenle ayrıca itici oldu.
Aynı hikayeyi Ayfer Tunç’un kaleminden okumayı çok isterdim, bir “Suzan Defter” tadında lezzetli olabilirdi.