Karmaşıklıklar içerisinde, ayrılıkların hüznünü yaşayan yalnız bir yazarın hikayesi. Kitabın başında Andre Malraux'un bir yazısı: "Her roman aslında bir otobiyografidir." cümlesinin satırlara aktarılmış yansıması. Selim İleri yaşamının çıkmazlarını, yazma isteğinin, yazamamasının, neyi neden yazdığının nedenlerini dile getiriyor kitabında. Düşündürüyor... Kitabın içerisindeki karakterler üzerinden kendi hayatını anlatıyor. İlgisiz gibi görünen ama aslında hayatın bütün ayrıntılarını çok önemseyen bir insan olduğunu kitabın her yerinde hissettiriyor yazar. Sitem ilk terkedilişinin, yaz ayrılığının sitemi, hayatındaki diğer ayrılıklarda devam ettiriyor kendini. Yazarın kahramanları bir bir terk ediyor dünyayı ve roman bitiyor... Kitap terk edilmişliklerle sona eriyor.
Kitapta eleştirilecek tek şey(buna da eleştiri denilemez pek) dağınıklık... İnsan kendini tam olarak vermeden kitabın akıp gitmesi çok da mümkün değil. Bunu bilerek kitaba başlamalı ve bir çırpıda okuyup bitirilebilecek bir kitap olmadığı idrak edilmeli. Şunu da belirtmeden geçemeyeceğim kitap baştan sona çok güzel cümlelerle bezeli. Altını çiz çiz bitiremiyor insan.
Kitabı okumak isteyen herkese şimdiden iyi okumalar dilerim...