Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Buhranlarımız ve Son Eserleri

Said Halim Paşa

Buhranlarımız ve Son Eserleri Sözleri ve Alıntıları

Buhranlarımız ve Son Eserleri sözleri ve alıntılarını, Buhranlarımız ve Son Eserleri kitap alıntılarını, Buhranlarımız ve Son Eserleri en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Buhranlarımız
Bizi daima hata ve yanlışlara sürükleyen ahlâkî noksanlarımız, yapmakla mükellef olduğumuz vazifeleri yerine getirmemize mânî olmaktadır. Ayrıca gurur ve bencilliğimiz, noksanlarımızı ve kendi gerçek değerimizi anlamamızı önlüyor. Kendimizi beğenerek, lâyık olmadığımız şeyleri elde etmek istiyoruz. Kayıtsız, tembel ve rahatına düşkün oluşumuz "câhil âlimler" derekesinden kurtularak faydalı insanlar olabilecek derecede, ilim ve irfan tahsil etmemize mâni oluyor.
Sayfa 123Kitabı okudu
Osmanlı İmparatorluğunu, cihan çok arayacak ve onun elinden alınmış yerlerde kurulan, yetersiz ve sun'î devletler, ne idarelerine tevdi ve emânet edilmiş halka, ne de devletler manzumesine faydalı, şerefli bir hizmet ifâ edebilecekler. Bu topraklar üzerinde hakimiyet ve ayrılık kavgası son bulmayacaktır.
Sayfa 35 - İz YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
DÜŞTÜĞÜMÜZ HATA NEDİR?
Biz, memleketimizin mesut olması için, Avrupa kanunlarını tercüme edip almanın kâfi geleceğini zannettik. Ve bu kanunların bizde kabul ve tatbik olunabilmesi için, onlarda yapılacak birkaç değişikliğin yeteceğini hayal ettik. Meselâ: Adalet sistemimizi islâh etmek için Fransız adalet sistemini esas aldık. Halbuki Fransız cemiyeti, bizimkine aslâ benzemeyen, aslı ve menşei, ruh hâli, âdetleri ve gelenekleri, irfânı ve medeniyet seviyesi ile bizden pek farklı olan, ihtiyaçları ise çok ve çeşitli bulunan bir toplumdu. Fransız adalet sistemi mükemmel oluşu ile bizi cezb etti. Bu da, bizce kabul olunması için kâfi görüldü. Halbuki Fransa'ya hiç bir şekilde benzemeyen bizimki gibi bir memleket için, bu sistemin uygun olup olmadığını kimse düşünmedi. Bu tarzda icra ettiğimiz adliye islâhatının, bunca seneler ça lıştıktan sonra mâlum şekilde ve hiç derecesinde neticeler vermesi şaşılacak birşey değildir.
Kanuna göre ihtiyaç mı, ihtiyaca göre kanun mu?
Cemiyetin zaruri ihtiyaçlarını dikkate alınmayan kanunlar, bu ihtiyaçların baskısı ile şekil değiştirmeye mahkumdur.
Önce fikirler sonra adetler değişmeli diyor yazar
Her değişikliğin iyilik işareti olduğu inancını taşımak, pek acaip bir vehmin ve gafletin eseridir. Çünkü gerileme ve çöküşler de ancak örf ve adetlerin değişmesi ile olur.
Doku uyuşmazlığı olur
Bütün fenalıkların asıl kaynağı bir tanedir. Bu da: " Yabancı kanun ve müesseseleri alıp kabul ettiğimiz takdirde, yenilik ve ilerlemeye mazhar olacağımıza inanmak" hatasıdır.
Reklam
ANLAMADAN TAKLİT!
Bütün felâketlerimizin kaynağı olan şu zararlı kanaat, acaba bize nereden geldi? Fikrimizce bütün bu fenalıkları doğuran: Batı medeniyetini anlamadan taklit edişimizdir. Toplumların gelişmesi kanununa hakkıyla vâkıf olmadığımız içindir ki, başka milletlerin kanun, nizam ve anayasalarıni iktibâs edecek olursak, bütün işlerimizde ve idaremizde, onlar kadar gelişmeye nâil olacağımıza inanıyoruz. Bu uğursuz inanç yüzünden meydana gelen fenalıkları saymak uzun sürer. Yalnız şunu söylemek yeter ki: Bu inanç, bizim kendi kendimizi islâha olan itimadımızı tükettiği gibi, aynı şekilde, başkalarının bize karşı olan itimat ve hürmetini de yok etmektedir. Hiç olmazsa, bu acı ve elîm tecrübelerden, gelecek için bir ibret dersi alsak da, büsbütün iş işten geçmeden, bozukluğu mümkün olduğu kadar tâmir etmek hususunda bize yardımı dokunsa.
Kanûn-i Esâsîye
Bu Anayasa büyük bir hatâdır. Memleketin siyâsî ve sosyal durumu, hâlet-i rühiyesi, inanç ve gelenekleri ile asla uyuşamaz. Hatta Osmanlı milli varlığı için ciddi bir tehlike halini almıştır. Zaten başka türlü de olamazdı. Çünkü Kanûn-i Esasi'yi tertip ve vaz'edenler, memleketi aslâ nazar-ı itibara almamışlar, hafızalarında nasılsa kalabilmiş bazı dağınık bilgi ve nazariyelerin, memlekete saadet temin edeceği kuruntusuna düşmüşlerdi. Gerçek bir kıymetten ve hakikatlerden uzak, değersiz bir eser meydana getirmeye mahkûm idiler. Çünkü memleketlerine, Batı anayasalarının noksan bir kopyasını ithal etmekten başka bir şey yapmak, tabii olarak, onlar için mümkün değildi. İşte görülüyor ki, bütün fenalıkların asıl kaynağı bir tanedir. Bu da: "Yabancı kanun ve müesseseleri alıp kabul ettiğimiz takdirde, yenilik ve ilerlemeye mazhar olacağımıza inanmak" hatasıdır.
Milliyet mücadeleleri, ırk rekabetleri gitgide artarak Os manlılar arasında bir ülkü birliği bırakmadı. Dünkü casus ve rüşvetçiler başımıza hürriyetçi, inkılapçı ve vatanperver kesildiler
100 yıldır değişen bir şey yok
Sonunda evladın, cüretli ve iddiacı tavrıyla, haklarını kaybetmiş olan babasını tahakkümü altına alarak, aile reisi durumuna geçmesi gibi acaip bir durum ortaya çıktı.
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.