Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Bunaltı

Demir Özlü

Bunaltı Sözleri ve Alıntıları

Bunaltı sözleri ve alıntılarını, Bunaltı kitap alıntılarını, Bunaltı en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bu ne biçim oluş? Özümden beni bedbaht eden özümden hiç ayrılamayacak mıyım? İnsan hiç ayrılamaz mı?
Sayfa 6
“Anlamıyorum, sonunda böyle bir başıma odalara kapanıp niye ağlıyorum. Mutlu olmak için neyim eksikti? Çocuklar gibi yanılıp ‘mutluluk’ diyorum. İnsanoğlunun bütün bütüne yalnız olduğunu, karanlık çevresinin ölü doğayla çevrili olduğunu bilmiyor muyum? Ölü sular onlar. Yeryüzünde insan için mutluluğun en küçük bir parçası da yoktur. Hem mutluluk dedikleri de nedir ki? Aldanmak, inanmak, aldatılmaktır. Yükselmektir bir bakıma, yükseldikçe yerden uzaklığı bilmeden. Düşüş, yükselme ne kadar çok olursa o kadar korkunç olacaktır..”
Reklam
Masanın başına oturur yazardım; yazmak eskiden beri alışkanlığımdı. Bütün kişiyi küçülten dünyaya karşı bir ayak direyiş
Artık anlıyorum, kişi için yalnızlıktan kurtuluş yok! Beraberliklerin, beraber olunduğu sanılan vakitlerin geçiciliğini öğrendim. Şimdi daha güvenliyim. —Ama aşk o kadar güzel ki! Aldatıcı bir oyun. Islak kaldırımlarda ayaklarının hafif, aldatıcı oyunu. Yalanı, aldatıcı hayalleri bir yana bırakmalı. Bırakmalı mı?
İnsanoğlunun bütün bütüne yalnız olduğunu, karanlık çevresinin ölü doğayla çevrili olduğunu bilmiyor muyum?
Bu ülkede sorun diye belleyip durduğum şeyler başka ülkelerde yok benim için.
Reklam
Tenhayı sokak. Herkes işinde gücünde. Mutlu bir yarın hazırlıyorlar. Mümkün mü?
Her şeyi rahatça kabulleniyor, suçu da, ahlaksızlığı da. Bense her durumda tedirginim, eksiğim, yeteneklerimi, kazanabileceğimi hiç doğruca tahmin edemiyorum. Hep azapla yetiniyorum.
Ama tedirgin olmayan bir yaşama nedir ki? Kuşkusuz, rahat. İnsanın rahatsız bir yanı olmalı, pis bir yanı.
İçimizde bütün istekler öylesine ezilmeye, yokluğun deresine akıp uzaklaşmaya mahkum.
Reklam
Şimdi, onun beni bırakıp gitmesini beklemekten başka yol yok. Bunun için başkalarını öğrenmeye, herkesin iç yüzünü çözümlemeye merak sardım. Onların kötülüğünü, içlerinin iğrençliğini ortaya çıkardıkça kendimden memnun oluyordum. Bunları kendilerine açıklamam, bir bir gözlerinin önüne sürmem gerekli değildi; bilmek yetiyordu bana. Giderek, öğrendiğimi öğrendim, onlara ilgi duymamaya başladım. İsteklerimi azalta azalta, gereksizliğini, boşluğunu her gün biraz daha bilinçle duya duya buraya geldim: bu sıfırıncı noktaya.
Hiçbir şey yapamamak. Burada, bu sınırlı ortamda kolları bağlı, inançsız, bütün değerlerini yitirmiş kalakalmak. Oradan oraya sürüklenip durmak. Savunmak, savaşmak bile istemeden. Beni yakalamak için geldiklerinde, kıpırtısız, sessizce kendimi bırakarak. Başka yapacak ne vardı ki? Davranışsızlığın bunca içine yuvarlanmışım.
Beni arada bir kuşku karmaşasının içine atan hangi görünmez düşman?
Birbirine bağlayamadığım bir sürü anı uçuşuyor belleğimde. Üzerinde durup düşünmek istemediğim ya da unutmak zorunluluğunu duyduğum olaylar kopuk kopuk geçiyor. Hepsinin açığa vurduğu gerçekle sarsılıyorum.
Artık anılarımdan başka bir şeyim yok. Onlardan başka bir şey değilim. Yaptıklarımın yükünü taşıyan anılar. Pişman değilim. Varlığım bir sonuca sürüklenmiş.
156 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.