Çünkü insan bu defa kendisini çizginin dışına iten tarihi boşluğu doldurma gayretiyle yeni hikâyeler üretiyor. Hikâyeler masallara, masallar efsanelere dönüyor. Daha düne dair hatırladıklarımız, efsanelerle örülmüş, şahıs, zaman ve mekan kaymalara uğramış yepyeni bir tarih olgusu olarak yeniden inşa ediliyor. Böylece boşluklar dolduruluyor, tarihe dair hikayemiz yine kendi düzleminde devam ediyor.