Buz Öpücük kitaplarını, Buz Öpücük sözleri ve alıntılarını, Buz Öpücük yazarlarını, Buz Öpücük yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kalbim kırık. Duygusalım. Böyle bir sonu, böyle bir ölümü hak etmiyorduk bence. Amma ve lakin mutsuz son köpeği, ölüm delisi olduğum için de aynı zaman da halay çekiyorum.Geçen kitap Rose ve Dimitri’nin Lisa’yı korumak için ilişkilerine son vermesiyle bitmişti, işler daha çok karıştı.
Strigoiler en güçlü muhafızlardan birini öldürdü, ortalık
"Geçti artık," dedi. "Her şey yoluna girecek. Kılıcı bırakabilirsin."
Kabzayı tutmaya çalışırken ellerim daha da şiddetli titriyordu. "Yapamam." Kelimeler canımı yakıyordu. "Onu yal‐ nız bırakamam. Onu korumak zorundayım."
"Korudun zaten," dedi Dimitri.
Kılıcın ucu boynunun yan tarafına sertçe ve derinlemesine gömüldü. Korkunç bir çığlık attı.Elleriyle boynunu tuttu ve daha fazla ayakta kalamadı. Tekrar tekrar vurmaya devam ederken, kılıç her seferinde boynuna birazdaha gömüldü. Birinin kafasını kesmek,sandığımdan daha zordu. Eski, kör kılıç da muhtemelen yardımcı olmuyordu. Ama sonunda kendime geldiğimde, artık hareket etmediğini gördüm. Başı vücudundan ayrılmış haldeydi..
Isaiah hala sarsılmış bir halde kalkmaya çalışıyordu. Ama bunu başarmasına fırsat vermeden üzerine çullandım. Kılıç her darbede kan ve acı yaratarak kendi şarkısını söylemeye başladı. Artık kendimi deneyimli bir profesyonel gibi hissediyordum. Isaiah yere devrildiğinde, Mason'ın boynunu kırışı hala gözlerimin önünden gitmiyordu ve elimden geldiğince şiddetli vurmaya devam ediyor, sanki her darbede o anıyı silmeye çalışıyordum.
"Yani, kaç yaşında? Senden altı yaş mı büyük? Yedi mi? Ben de senden yedi yaş küçüğüm."
"Evet," dedi, bir an sessiz kaldıktan sonra. "Öylesin. Ve bu konuşma devam ettiği her saniye, sadece gerçekte ne kadar çocuk olduğunu biraz daha kanıtlıyorsun."
Ohh! Çenem yere yapıştı. Annemin yumruğu bile canımı bu kadar yakmamıştı.
Sonrasında Mason yine yanıma geldi. "Ah, Tanrım," dedi, yüzümü inceleyerek. "Seni kim bu kadar kızdırdı?"
Hemen gümüş kazık ve kalbin yeriyle ilgili hikayemi alattım.
Güldü. "Kalbin yerini nasıl bilmezsin? Özellikle de kırdığın onca kalpten sonra?"
Bu arada, adım Rose Hathaway. On yedi yaşındayım,vampirleri korumak ve öldürmek için eğitildim, kesinlikle yanlış adama aşığım ve en yakın arkadaşım tuhaf büyü güçleri yüzünden kafayı sıyırmak üzere. Hey, zaten kimse lisenin kolay olduğunu söylemedi ki.
Buz Öpücük- Richelle Mead
8/10
Bu arada, adım Rose Hathaway. On yedi yaşındayım,vampirleri korumak ve öldürmek için eğitildim, kesinlikle yanlış adama aşığım ve en yakın arkadaşım tuhaf büyü güçleri yüzünden kafayı sıyırmak üzere.
Hey, zaten kimse lisenin kolay olduğunu söylemedi ki.
Selam
Çok merak ettiğim serinin ikinci kitabını da gün içinde hemencecik bitirdim. Çünkü hem aşırı akıcıydı hem de olaylar çok iyiydi.
Yukarıdaki replik tamamen kitabı anlatıyor bu arada.
Geçen kitapta şehvet'in etkisinde olduğundan dolayı birbirlerinden uzak durmaya çalışan ama derslerde de bir arada olan Dimitri ve Rose okumak çok keyifliydi. Rose bazen saçma tepkiler verse de çokta dert etmedim.
Bu serinin kesinlikle en sevdiğim karakteri Adrian oldu. Senciyim canim sonuna kadar.
Halı tavırları, egosu Rose ile uğraşmasına bayıldım. Lütfen daha fazla okuyalım.
Seriyi ortaokul lise döneminde okusam çok daha fazla seveceğim gerçeği olsa da yine de böyle beni eskilere götürecek kitapları okumayı seviyorum.
Buz ÖpücükRichelle Mead · Artemis Yayınları · 20131,213 okunma
Ne yazık ki arada bir eğitimimi altüst edebilecek iki şey var. Biri, bazen düşünmeden hareket etmem. Bundan sakınmakta giderek iyileşiyorum ama bir şey beni kızdırdığında, önce yumruk atıp sonra kime vurduğuma bakıyorum.
"Bunda şaşırtıcı bir şey yok ki. Yeterince isterse etrafındakileri kolayca etkileyebilecek türden biri o. Hatta kendisinden nefret eden insanları bile."
Adrian'a yandan bir bakış attım. "Seninle konuşurken ben de aynı şeyi hissediyorum."
"Ama benden nefret etmiyorsun," dedi, şampanyasının
kalanını bitirirken. "Pek sayılmaz."
"Senden hoşlanmıyorum da."
"Öyle deyip duruyorsun." Bana doğru bir adım attı, tehditkar bir tavrı yoktu, sadece aramızdaki mesafeyi daha yakınlaştırmıştı.
"Ama bununla yaşayabilirim."
"Şimdi zamanım var." Dimitri'ye başımla selam verdim ve kendisine yakın yürüyerek Adrian'ı oradan uzaklaştırdım. "Sonra görüşürüz, Gardiyan Belikov." Dimitri'nin koyu renk gözleri bizi öfkeyle izliyordu. Sonra döndüm ve bir daha da arkama bakmadım.
"Senden büyük erkeklerle ilgilenmiyorsun, ha?" dedi Adrian, yalnız kaldığımızda. "Sen hayal görüyorsun," dedim. "Açıkçası, çarpıcı güzelliğim zihnini bulandırmış gibi." O güzel kahkahalarından birini patlattı. "Kesinlikle
mümkün."
"Christian’la buluşacağım."
"Vay canına! Bunu haketmek için ne yaptı? Yanan bir binadan öksüzleri mi kurtardı? Eğer öyleyse, binayı başlangıçta kendisinin tutuşturmadığından emin olmalısın." Christian'ın elementi ateşti ve en yıkıcı element olduğundan, bence bu ona uygundu.
"Şey, evet," dedi Lissa, "bence kasıtlı olarak yapmaktan
çok, ayağı kaydı ve yumruğunu ıskaladı. Gerçekten çok öfkelenmiş olmalı."
"Şey, benimle konuşuyordu. Bu, herhangi birinin öfkeden deliye dönmesine yeter.''