Çocukların "istop" oynadıkları gibi onlar da "kalbim sende" oynuyorlardı; aradaki tek fark birbirlerine kendi kalplerini gönderdiklerinden, o kalpleri zarar vermeden almak için çok özen göstermek zorunda olmalarıydı.
"Olağanüstü zayıf, siyah giysisi iskeletten oluşan bir vücudun üzerinde dalgalanıyor. Gözleri öyle derinde ki hareketsiz duran göz bebekleri ayırt edilmiyor. Sonuçta, ölülerin kafataslarındakine benzeyen iki büyük siyah delik görülüyor. İskeletin üzerine gerilmiş bir davul derisi gibi duran ve beyaz renkte olmayan teni, iğrenç bir sarılığa sahip. Burnunun olduğu yerde o kadar az bir şey var ki yandan bakıldığında görülmüyor bile ve burnunun olmaması onu bakılamayacak kadar korkunç kılıyor. Saçları ise, alnına ve kulaklarının arkasına düşen uzun, koyu renkli üç ya da dört saç tutamından oluşuyor."
Ay günlükleri serisi -2 Scarlet
Ay günlükleri serisi benim uzun diyebileceğim seri olarak okuduğum ilk fantastik seriydi. Bu yüzden yeri bende ayrıdır. Ama aynı zamanda hem karakterlerin masallara göre işlenişi, hem yan karakterler olaylar, karakterlerin güçlü olması en sevdiğim kısımları.
Özellikle seri devam ettikçe diğer karakterlerin bir araya gelmesi en sevdiğim kısım.
Bu kitapla ilgili konuşacak olursam, Scarlet'i karakter olarak çok seviyorum. Oldukça güçlü ve cesur. Ama yani Wolf'un kurt olduğunu anlamamak için baya uğraştı hala da anladığını sanmıyorum.
Son kısımda Scarlet ve Cinderin bir araya geldikleri kısmı okumak çok keyifliydi. Iko ve Thorne okumak oldukça keyifliydi.
Cinder gözden kaybolduktan sonra, Thorne hafif bir ıslık öttürdü. "Biliyorum, biliyorum. O biraz," derken, gözlerini şaşı yaptı ve bir parmağını kulağının yanında çevirdi, "ama onu etkileyici yapan da bu."
"Cazibemden neden etkilenmediğini şimdi anladım. Bir imparatorla yarıştığımdan haberim yoktu. Bu benim için bile oldukça zorlu bir rekabet."
"Saçmalama. Onu doğru düzgün tanımıyorum bile ve artık benden nefret ediyor."
"Aşk söz konusu olduğunda içgüdülerim beni asla yanıltmaz ve o senden nefret falan etmiyor. Hem ayrıca, bir sayborgu baloya davet etmek? İşte bu yürek ister. Prensip gereği asiller ve devlet çalışanlarından hiç hoşlanmam ama bu konuda Kai'ye şapka çıkarmak zorundayım."
"Beni yanlış anlamış gibi görünüyorsunuz. O yüzden size az önce ne demek istediğimi tam olarak açıklamama izin verin. Bir gün Doğu Ulusları Topluluğu'nu ben yöneteceğim. Bunun savaş yoluyla mı yoksa barış ve diplomatik bir evlilik anlaşması ile mi olacağı tamamen size bağlı. Ama kaçakla ilgili bu talebimin savaşla veya politika ile hiçbir alakası yok. O kızı ölü veya diri istiyorum. Onu elime geçirmek için, gerekirse tüm ülkenizi yerle bir etmekten çekinmem.
"Özel bir an daha yaşıyoruz, değil mi?"
"Özel bir andan kastın, ilk karşılaştığımızdan bu yana seni boğmak istemediğim bir an ise, sanırım öyle." Cinder yere geri yığıldı. "Zaten, herhangi birini boğamayacak kadar bitkinim sanırım."
"Yardım konusunda fikrini değiştirirsen, beni çoğu akşam Morellerin terk edilmiş evinde bulabilirsin. İnsanlarla aram çok iyi olmayabilir ama bir çiftlikte oldukça iyi iş çıkaracağımı düşünüyorum." Dudakları hafif bir gülümsemeyle kıvrıldı. "Hayvanlar bana bayılır."
"Öyle olduğuna eminim," dedi Scarlet, yapmacık bir onayla gülümseyerek. Kapıyı kapattıktan sonra kendi kendine mırıldandı. "Hangi çiftlik hayvanı, bir kurdu sevmez ki?"
"Adın nedir?"
Dövüşçü,yine garip bir şekilde omuz silkti. "Dövüşlerde beni Wolf olarak çağırırlar".
"Wolf mu? Yani Kurt ? Ne kadar da ... Yırtıcı bir isim."
Dövüşçünün solgun gözleri Scarlet'a döndü. Bir an için Scarlet, aralarında bir tür benzerlik olduğunu hissetti. İkisi de toplum dışı bireylerdi. Hoş görülmeyen. Deli olarak nitelendirilen..