Çağrı okuduğum ilk Stephen King romanı. Yazarla bu romanla tanıştım. Etkinlik beni kamçılamasa uzun süre tanışamazdım sanırım.
İçerik bakımından sevdiğim filmlere benziyor bu roman. Hafif geriyor, zekice ve bazen çaresizliği çok net hissediyorsunuz. Tabi bu tür şeylere aşina olduğumdan beni pek etkilediğini de söyleyemeyeceğim. Hatta başta kitabı bitiremeyeceğimi düşündüm. Ancak seyir beklediğimden farklıydı. Mistik güçler etrafında dönen roman beni bu tür bir güçle içine çekmiştir belki de. Tabi net olarak işin seyri Greg Stillson'ın devreye girmesiyle değişti. Gerçekten nokta atışı dediğim, sadece kurgu olarak kalmayan ve güncel özellik taşıyan tespitler kitaba bağlanmamı ve merakla okumaya devam etmemi sağladı.
Sona gelirsek yazar ben olsam aynı şekilde bitirirdim diye düşünüyorum. Pek net görülmese de iyiler kazandı. Yani her şey yerli yerinde, pırıl pırıl bir romandı. Etkilenme kısmını ise diğer romanlara saklıyorum :).
Kitapla ilgili son sözüm: Hiçbir şey göründüğü gibi değildir, görünmeyenlerde saklıdır doğrular.