"Öyle sanıyorum ki, herkesin yaşamında, arzularını vahşice uyandıran ya da sonradan belli belirsiz bir sis perdesinin ardından öylesine anımsanan farklı duygusal sahneler yer alır."
Ama rüyalar, taş duvarların arasından içeri süzülebilir, karanlık odaları aydınlatıp aydınlık odaları karanlığa gömebilir ve rüyalara ait insanlar arzu ettikleri gibi içeri girip çıkabilir, bunu yaparken de çilingirlere gülüp geçerler.
Güzel kollarını boynuma doluyor, beni kendine doğru çekiyor ve yanağını yanağıma dayayarak kulağıma şunları fısıldıyordu: "Canım benim, minik yüreğiniz yaralanmış; gücümün ve güçsüzlüğümün dayanılmaz kanununa boyun eğdiğim için acımasız biri olduğumu düşünmeyin sakın; eğer yüreğiniz yaralandıysa benim asi yüreğim de sizinkiyle birlikte kanar. Sınırsız utancımın dalgınlığı içinde sizin sıcak yaşamınızda hayat buluyorum ve siz de benim yaşamımın içine öleceksiniz - ve bu tatlı bir ölüm olacak. Elimde değil; ben size doğru çekildikçe siz de başkalarına doğru çekilecek ve aşktan başka bir şey olmayan o acımasızlığın mutluluğunu öğreneceksiniz. İşte bu yüzden benimle ve bana ait şeylerle ilgili daha fazla şey öğrenmeye çalışmayın ve bana tüm o sevecenliğinizle güvenin."