Aynı duyguyu yine çinli bir yazar olan Yu Hua'nın "Yaşamak" adli kitabını bitirdiğimde de yaşamiştım. Evet, kesinlikle Mo Yan'ın "Değisim" adlı bu kitabini bitirdiğimde hissettiklerim, ufak bir fark dışında diğeriyle aynıydı: Yoğunluk farkı; "Yaşamak" çok daha yoğun bir hüzün bırakıyordu insana.
İnsan her yerde insandı işte; dili, dini, ırkı ne olursa olsun; hayalleri, hedefleri, aşklari, nefretleri, hırsları olan...korkuları, sevinçleri, hayal kıriklıkları, umutları, duyguları olan...ve düzen ve sistem ve yaşamın ta kendisi dedigimiz tüm her şey...her yerde aynıydı...belki üç aşağı, belki beş yukarı!
Şu Çinli yazarlar en kötü koşulları bile öyle ince bir mizahla yazıyorlar ki, okurken ister istemez gülümsüyoruz ama gülümserken bir yandan da, çiğnemeden yuttuğumuz katı bir lokmanın yemek borumuzda ilerleyişini hisseder gibi, bir yandan da koca bir hüzün yumağının yureğimizin tam orta yerine doğru hızla ilerlediğini hissediyoruz.
Kitap hakkında birde şöyle sandart bir yorum eklemek isterim: Yazar otobiyografi tarzında 1970 ile 1990 yılları arasındaki Çin'i ve kendi yaşam öyküsü üzerinden halkın o dönem ki yaşantısını anlatmış.